Gür, şu anda düzenli bir anket yapamadıklarını, ama koronavirüs salgını öncesi yaptıkları en son anket sonuçlarının verilerinin ellerinde olduğunu söyledi. Yaptıkları ankette vatandaşlara, “CHP ile HDP’nin yakınlaşmasını doğru buluyor musunuz?” sorusunu yönelttiklerini kaydeden Gür, “CHP seçmeninin yüzde 72’si, CHP-HDP yakınlaşmasına karşı. İyi Parti seçmeninde HDP ile ittifaka karşı çıkanların oranı daha da yüksek: yüzde 93. Bu sonuç önümüzdeki dönem açısından dikkate alınması gereken bir durum” dedi.
‘MERKEZ SAĞ OYLAR’ – CHP’ye oy verenler içinde önemli bir kesimin daha önce merkez sağ partilere oy vermiş kişilerden oluştuğunu vurgulayan Gür, şöyle sürdürdü: “CHP içinde klasik CHP oyları dışında ciddi bir milliyetçi, ulusalcı, merkez sağ diye tabir edilen kesim var. CHP’nin yerel seçimlerde başarılı olduğu il ve ilçelere bakarsanız bunu daha iyi görürsünüz. Bu merkezler geçmişte CHP’nin değil, merkez sağ seçmenin etkin olduğu yerlerdir. Bu seçmen HDP konusunda duyarlı.”
Türkiye’de ciddi bir kutuplaşma yaşandığını da ifade eden Adil Gür, kutuplaşmanın Ak Parti açısından artık oy artırmadığına dikkat çekti: “2010-2019 arasında kutuplaşma etkili oldu. Ak parti bundan yararlandı. Ama 31 Mart yerel seçimlerinden sonra iş değişti.
Kutuplaştırma artık seçim kazanmanın yolu olmaktan çıktı. Kutuplaşmanın yerini ‘kucaklaşma’ aldı. Yerel seçimlerde başta İstanbul gibi iller olmak üzere birçok yerde ‘kucaklaşma’ algısı yaratanlar kazandı. Birbirinden çok farklı kesimler bir araya geldi. Ötekileştirme artık geçerli değil.”
Cumhurbaşkanlığı sistemi ile iki partili bir sistemin öne çıkacağı düşünülmesine rağmen tam tersi sonuçların ortaya çıktığını kaydeden Adil Gür şu görüşleri savundu:
“Sistem, partilerin azalmasını değil çoğalmasını teşvik etti. Şu anda seçmeni iki partide toparlama olanağı yok. Çok sayıda partinin ortaya çıkması da bundan. Partilerin blok halinde seçimlere gidişi de aynı sistemin zorlaması. Türkiye yüzde 10 seçim barajını kaldırırsa blok halinde seçime gitme durumu önemli ölçüde ortadan kalkar. Bu blokların oluşması, oluşturulması tartışılıyor. Şunu unutmayalım: Türkiye dünyada çok kritik bir noktada. Türkiye üzerine hesap yapan uluslararası güçler vardır ve hep olacaktır. Bu bilinçle hareket edilmesi, Türkiye üzerine hesap yapanların ekmeğine yağ sürülmemesi için gerekli önlemlerin alınması gerekiyor.”
Ak Parti’nin 31 Mart yerel seçimlerini iyi analiz etmemesi durumunda yeni sıkıntılar yaşayabileceğine dikkat çeken Gür, “Ak Parti’nin 31 Mart yerel seçimlerini iyi analiz ettiğini sanmıyorum” dedi.
Araştırma Şirketi’nin Genel Müdürü Adil Gür erken seçim tartışmaları ile ilgili bir soruyu da şöyle yanıtladı: “Bana göre şu anda erken seçim için koşullar yok. Erken seçim ihtiyacı da zayıf. Hele koronavirüs salgını ile uğraşılırken pek ihtimal vermiyorum. Erken seçim olabilmesi için ya muhalefetin çok güçlenmesi, ya da ülkenin yönetilemez durumda olması gerekiyor. Bugün öyle bir durum da yok. Ekonomik kriz elbette ciddi. Ama şu anda Türkiye’yi seçime götürecek boyutta değil. Bir başka konu da Anayasa, yasalar. Bugünkü yasalara göre erken seçim için muhalefetin Meclis’ten karar çıkarması mümkün görünmüyor. Cumhurbaşkanı istemezse seçim kararı zor.”
Adil Gür, 15 Mayıs’ta katıldığı yayında da üçüncü ittifak tartışmalarına değinmişti. Seçmenin her ittifaka onay göstermeyeceğini söyleyen Gür, şöyle konuştu: “Yani bir araya gelebilecek partiler var, gelemeyecek partiler var. 2018 seçimlerinde Sadet Partisi, İyi Parti ve CHP ittifak yaptı. HDP seçimlere ayrı olarak girdi ve Cumhur ittifakı dışında herkesin cumhurbaşkanı adayı vardı. İyi Parti’nin, CHP, Vatan Partisi’nin, Saadet Partisi’nin hepsinin ayrı adayı vardı. Bu tartışma 2019 yerel seçimlerinde alevlendi. Türkiye’nin pek çok yerinde CHP’ye geçen belediyelerde, HDP’nin katkısı inanılmaz derecede önemli. İyi Parti’yi suçlamanın haksızlık olduğu kanaatindeyim. Çünkü HDP seçmeni CHP’li adaylara oy verdi, İyi Parti’nin adaylarına oy vermediler. Türkiye’ye üçüncü bir ittifak geliyor. HDP’nin bundan sonra aleni olarak ilan edilmemiş bir ittifakın içerisinde yer almayacağı deklare ediliyor. Şimdi hal böyle olunca HDP’nin içinde bulunduğu bir ittifaka ne İyi Parti’nin, ne DEVA Partisi’nin, ne Gelecek Partisi’nin, ne Saadet Partisi’nin, ne Vatan Partisi’nin girmesi sosyolojik olarak mümkün değil ama elbette ki teorik olarak mümkün. Buradan yola çıkarak ben Türkiye’de önümüzdeki dönemde İyi Parti’yle beraber, bu bahsettiğimiz partiler, tabi Vatan Partisi’ni ayrı tutarak söylüyorum, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi üçüncü ittifakı arayabilirler.”