BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yelis, sosyal medya hesabından paylaştığı “Yeni Dünya Düzeni” ve “Nizam-ı Alem” konulu paylaşımı, büyük ilgi gördü.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Yelis, sosyal medya hesabından paylaştığı “Yeni Dünya Düzeni” ve “Nizam-ı Alem” konulu yazısı, büyük ilgi gördü.
Ahmet Yelis, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Finans/kapital; sanayi sermayesi haline gelen “paradan para kazanma” düzenidir. Kapitalizmin, emperyalizme dönüştüğü en vahşi halidir. Ortaya çıkan “sermaye düzeni” hiçbir değer yargısı olmayan, ahlaksız bir sistemdir. Emeği tanımadığı için, insanı da yok sayar. İnsan merkezli değil, tamamen kar (sömürü) odaklıdır. Bu sistem; tüketimi önceleyen, ihtiyaçlar için üretim yapmak yerine, lezzeti, hazzı ve keyfi hedef haline getirip ihtiyaç algısı oluşturan, bağımlı hale getirdiği insanları sömüren bir düzendir .Ruh, nefs, akıl dengesi bozulmuş, insanlar çılgın bir sona doğru gitmektedir. Sağlık, eğitim, gıda, … her şey kar (sömürü) odaklı ele alınır olmuş, insanı insan yapan değerler ise değer olmaktan çıkarılmıştır. Hakim kültür de, hakim sermaye düzenine hizmet etmek üzere kurgulanmıştır. Kültürün unsurları, araçları, tarihi gelişim içerisinde, radyo, televizyon, sinema, sosyal medya sömürü düzeninin amaçlarına hizmet etmektedir. Küreselleşmenin nimetlerinden faydalanıp, tüm insanlığı kar(sömürü) aracı haline getirmişlerdir.Kapitalistler dünyayı kar güdüsüyle; sermayeleri, yani güçleri oranında paylaşırlar. Tüketim ve üretim çılgınlığı dünya üzerindeki yer altı ve yer üstü kaynaklarının hızla sömürülmesine yol açmıştır. Kendi bölgelerindeki kaynaklarını hızla tüketen “batı dünyası” çeşitli bahaneler üreterek, askeri veya siyasi güçleriyle diğer ülkelerin kaynaklarını, kendi üretimleri için sömürmeye başlamıştır. Sistemi; sorgulayamayan insanlar da en yakınındakileri sorgulayarak olayları çözmeye çalışmaktalar. Çocuk, babayı; işçi, patronu; hanım, kocayı; seçmen, politikacıyı; kredi kullanan, bankacıyı; yada tersten bakarsak, baba, çocuğunu; bey, hanımını; patron, çalışanlarını; yönetenler, halkını; ve bankacılar, kredi kullananları; sorgulayıp suçlu aramaktadır. Halbuki sorun sistemseldir. Toplum genelinde de tüketim kültürü hakim kılınmıştır. Kredi kartı kullanımı ve borçlanma düzeyi yüksekliği sömürü düzeninin bir göstergesidir. Bu sistemde gece gündüz çalışıp; nefsani duygularınızı tatmin etmek için uğraşan “modern köleler” olmak zorundasınız. Yani sorun sistemseldir, değişmesi gereken “Sermaye Sömürü Düzenidir”. Sistemden pay almak ise o kadar kolay değildir. Çocuk yaşta, yarış atı gibi hayata başlayıp her kademede en az %2 lik dilime, bilemedin %5’lik dilime girmek zorundasın. Yoksa hiç şansın yok. Suçlu ve başarısızsın! Peki % 95 ne yapacak. Ne yapacağı belli başarısızlıkla suçlanan kitleye(…) dahil olacak. Sistem yine sorgulanmayacak… Dünyadaki servet dağılımına bir baktığımızda;62 süper zenginin toplam serveti, dünya nüfusunun en fakir yarısından daha fazladır. Dünya nüfusunun %1′ ine denk gelen 70 milyon kişi 7 milyar insandan daha fazla servete sahiptir. Dünya ekonomisinde son yıllarda, ekonomik açıdan büyüme yaşanmasına rağmen, gelir dağılımı giderek daha eşitsiz bir hale gelmiştir. “Mutlu azınlık” insanlığın rızkını çalmaktadır. Sosyal sorumluluk partileri düzenleyerek, ya da sömürdükleri yerlere bağış ve yardım yaparak bu işin vebalinden kurtulamazlar. Sermaye sahibi olmakla, “finans/kapitalin” farkını anlamadığımız müddetçe soruna çözüm bulmak sürecine girmemiz de mümkün değildir. Para kazanmanın kendine özgü bir cazibesi vardır. Ve kapitalizm bu cazibenin ideolojisidir. Safi kar tutkusudur. Kar (sömürü) tutkusunun var ettiği ahlaksız davranış ve bakış açısıdır. Para kazanmak, zengin olmak, zengin yaşamak başka bir şey, kapitalizm ( sömürü düzeni) başka bir şeydir. Sonuç olarak; “Yeni dünya düzeni” denilen, “Küresel sömürü düzenini” kökten değiştirmeden, “İnsanı” önceleyen, hakça paylaşımı, ahlak ve adaleti tesis edecek “NİZAM-I ALEM” fikriyatını hakim kılmadan insanlık huzura eremeyecektir”