Otizmli çocuklar

Her anne baba, çocuğunun sağlıklı, kendi ayakları üstünde durabilen kimseler olmasını; çocuklarının ailelerden bağımsız bireyler olarak yetişmesini isterler. Ama bazı çocuklar dünyaya geldiklerinde sağlıklı olmayabilirler. Otizmli çocukları ele alacağız; kaba yaklaşımla “saldırgan çocuklar”ı:

Otizmli çocuklar
Yayınlama: 18.09.2021
Düzenleme: 18.09.2021 11:03
4
A+
A-

Her anne baba, çocuğunun sağlıklı, kendi ayakları üstünde durabilen kimseler olmasını; çocuklarının ailelerden bağımsız bireyler olarak yetişmesini isterler. Ama bazı çocuklar dünyaya geldiklerinde sağlıklı olmayabilirler. Otizmli çocukları ele alacağız; kaba yaklaşımla “saldırgan çocuklar”ı:

Diğer engelli çocuklar karşısındaki olumsuz/üzüntülü durumlar gibi, böyle durumlarda yine ailelerin ilk tepkisi genellikle durumu kabullenmemek şeklinde görülür. Kabul edelim, onları zor ve uzun süreç beklemektedir. Ama şunun bilincine varmalıdırlar, ki durumu ne kadar çabuk kabullenirlerse, o ölçüde çocuklarına yardımcı olurlar. Olayı erken farketmek önemlidir. Erken teşhis ve doğru bir eğitimle çok yararlı adımlar atılır. Çocuğun durumunu kabul, ailelerin soruna daha az riskle katılmalarını sağlayabilir. Bu tür çocukların da bazı davranışlar kazanması olasıdır. Onların yeteneklerine uygun eğitim verilmesi ayrı bir önem arz eder. Bu süre zarfında ayrıca ailelerin de sosyal destek almaları -bir nebze de olsun- rahatlamalarını sağlar. Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen genel bir gelişim bozukluğudur. Sıklıkla iki yaşından itibaren kendini belli eder. Böyle çocuklar algılama ve davranış bozukluğu çekerler. Yani dünyayı algılamakta zorlanırlar. Otizm, çocuğun farklı bir ruh haline sahip olması demektir. En önemli bulgular: İletişim kuramama, göz teması, alarm durumları, tekrarlayan hareketler, akranlarına göre konuşmada geri kalma, oyuncaklarıyla oynamaması gibi durumlarda görülür. Bu otizmli çocuklar, kendilerini beceriksiz olarak nitelendirir. Aileler, bu ve benzeri bulguları farkettiği anda bir çocuk psikiyatrisine başvurması gerekir. Demek ki çocuklarımızı doğduğundan itibaren gözlemlememiz, onun ileriki hayatında yaşayacağı sıkıntıları azaltır, hatta tamamen ortadan kaldırabilir. O halde bu süreyi hemen kabullenip, tedbir almak çocuğumuz için çok önemlidir. Yani bireysel eğitimle, böyle çocukların hızla bir değişim süreci yaşadıkları görülür. Ailelere düşen görev, otizm gerçeğini anlamaya çalışarak, uygun bir eğitim süreci sunmalarıdır. Unutmayalım, günümüzde her 88 çocuktan birine otizm tanısı konmaktadır. Bu oran zaman içerisinde dramatik bir şekilde artmıştır ve artmaya da devam etmektedir. Otizme neler neden oluyor sorularını da artırdı. Otizm, çocuğun kendisine ve daha ziyade başkalarına saldırıda bulunarak zarar vermesi şeklinde görülebilir. Çocuğun böyle olmasının tek bir yanıtı yok, genlerinde (genetik olarak) otizmin neden olduğu düşünülüyor. Doğal olarak otizmde tek bir sebep değil, ama ancak riskin büyük ölçüde kalıtsal olduğu da bir gerçek. Bu durumda tek amaç, -erken teşhisle- çocukların bir an önce topluma kazandırması ve kendi kendilerine yetecek hale gelmelerini sağlamaktır. Günde iki saat “özel eğitim” verilerek, bu çocukların da bir çok alanda çalışmalarını sağlanabilir. “Günlük yaşam becerileri” ve “özgüven becerileri” kazandırarak bağımsız bir hayat sürmelerine imkân tanınır. Özellikle “konuşma terapisi” çocuğun iletişim becerisini kazandırır. Sonuç itibariyle: Erken tanı, olayı kabullenme ve özel eğitimin iyi sonuçlar verdiği görülmüştür.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.