Almanya’da yaşayan Türk çocuklarının eğitim sorunları

Almanya’da yaşayan Türk çocuklarının eğitim sorunları
Yayınlama: 02.07.2020
Düzenleme: 02.07.2020 13:19
1
A+
A-

Pedagog SİBEL BOZKURT

Almanya’da toplam 8 milyon yabancı yaşıyor. Bu nüfusun çoğunluğunu Türkler oluşturuyor. İlk başlarda homojen bir yapıda bulunan Türk işçi göçmenleri, artık Alman sosyal hayatın her alanında yer alıyor. O dönemden bu döneme sosyal konumları değişmiş, işçisinden serbest meslek sahibine, sanata, kültüre, spora, iş verenine kadar uzanan heterojen bir yapıya dönüşmüştür.

Tabi ki, Türkiye’nin yurt dışında 5 milyon vatandaşının bulunması önemli. Bu şekilde de, yaşadıkları ülkeye her açıdan katkıları var. Burada yaşayan her birey de, kendi kültürlerini de unutmamalı ve en iyi şekilde temsil etmeli. Nasıl ki bir çok ülkede yaşayan Yahudiler ve Ermeniler kimliklerini, ana yurtlarına bağlılıklarını ön plana çıkarıyorsa, bizim de onlardan örnek almamız gerekir.

Almanya, toplumsal anlamda her geçen daha da çoğulcu hale gelmektedir. Bu toplam çeşitlilik büyük bir kazanç olmanın yanı sıra zorlukları da beraberinde getiriyor.

Bana göre en önemli sorun, Türk kökenli öğrencilerin durumlarının halen endişe verici olması! Bu zorlukların aşılmasında yavrularımızın kendi ana dilini öğrenmesi çok önemli. Çünkü ana dil, diğer dillere temel teşkil ediyor.

Almanya’daki Türk çocukları ana dillerini iyi bilmediği için ikinci dili öğrenmede başarılı olamıyor. Bu da, haklı olarak velileri endişelendiriyor.

2016 senesine ait “Eğitim Raporu”nda, okullardaki genel şartların on yıl öncesine göre çok daha iyi durumda olduğu belirtilmiş olsa da, Türk öğrenciler için durum öyle değil. Alman yaşıtlarına göre Türk kökenli çocuklar daha çok destek okulları (Förderschule) ve temel okullara ‘Hauptschule) kabul edilmekte, ya da eğitimlerini yarıda bırakmaktadırlar.

Raporda, aynı zamanda meslek eğitiminde Türk kökenli okullardaki desteklerin yetersizliği de çocukların başarısız olmasında önemli bir faktör. Oysa ki, göçmen toplumlarda çok dillilik toplumun vazgeçilmez unsurlarından biri olarak görülür. Halbu ki, okullar sadece bilgi aktarımı, hem de kişilik geliştirmeye ve mesleğe hazırlık yerleri olarak görülmemeli; toplumda çeşitliliği destekleyici ve ayrımcılığa karşı durma gibi konulara da derslerinde yer verilmelidir.

Ayrıca, iki dilde eğitim için gerekli olan unsurlar dikkate alınmalı, erken yaşta eğitimde çok dillilik desteklenmeli.

Üzülerek ifade edeyim ki, göçmen topluluklarında çok dillilik avantaj olduğu halde, Alman toplumu bunu dezavantaj görüyor. Hatta, göçmen kökenli öğretmenlerin işlere alınmasında kolaylıklar sağlanıp, emekli olan öğretmenlerin yerine de yenisini atamıyor.

Siz velilere düşen göre, Türkçe dersinin önemini kavrayarak, çocuklarınızın derslere katılmasını sağlamanız gerekiyor.

Sonuç olarak, bu yavrularımızın geleceğidir… Kendi benliklerini korumak adına önemlidir…