Koronavirüs döneminde bütün okullar kapandı. Ama meslek liseleri çok ihtiyaç duyulan maske, dezenfektan gibi sağlık malzemelerini üretebilmek için çalışmaya devam ediyor. Bu sayede meslek liselerinin yıldızı da parladı. Meslek liselerinin eğitim kadrosuna tek tek baktığımızda müthiş bir fedakârlık görüyoruz. Bugün size o meslek liselerinde görev yapan iki müdür ve bir alan şefinin ciddi rahatsızlıklarına rağmen gösterdikleri çabayı aktaracağım.
1) GEMİ KAPTANSIZ OLMAZ
28 yıllık eğitimciliğinin 21 yılı yöneticilikte geçti. Sedef, bağışıklık rahatsızlığı olan hangerhans hücreli histiositoz ve tümör ile mücadele ediyor. Atatürk’ün “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözünü meşale yapmış. Okullar tatil edildikten sonra okuldaki giyim moda tasarım bölümünün olduğu sınıfı yeni baştan yaratan Oskay, şunları aktarıyor:
Tülay Beyaztaş Oskay (50) (Ataşehir Mevlana Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü)
“Sınıfımızı 2-3 günde boya, badana yaptık. Zemini bile yeniden hazırladık. Akşam 9-10’lara kadar çalıştık. Hastalığımın yan etkileri lenf ve beyinde tümör var, tedavimi oluyorum, sedef hastasıyım. Ama iş başa düşünce ve işin ucunda vatan, millet olunca biraz da bana iyi geleceğini düşünerek, motivasyonumu arttırır diye harekete geçtim. Eşim biraz itiraz etse de kolları sıvadım. Sedefim atağa geçti yorgunluk ve stresten. Ama çok da tedirgin değilim.
Eşim emekli, evde. Ama ben okul müdürüyüm, gemi kaptansız olmaz. Ben arkadaşlarıma ‘Riskin altına girin, ben evde oturayım’ diyemezdim. Çalışma arkadaşlarım da motive oldu. Birlikte koli taşıdık, iplik temizledik, paket yaptık.
170 BİN MASKE ÜRETTİK
Biz şu ana kadar 170 bin civarı maske ürettik. Çeşitli bakanlıklara, Valiliklerin VEFA gruplarına, Çapa Tıp Fakültesi’ne, Üsküdar Devlet Hastanesi’ne, Maarif Vakfı’na, Ümraniye Devlet Hastanesi’nin lösemili çocuklar laboratuvarına, aile hekimlerine ücretsiz maske gönderdik. Günde ortalama 7-8 bin maske üretiyoruz. Benimle birlikte iki müdür yardımcım, üç öğretmenim, 3 hizmetlim ve memurum yani 12-13 kişi geç saatlere kadar görev yaptık.”
2) ÇALIŞMAZSAM HASTA OLURUM
Yelda Pirim (47) (Kartal Sabiha Gökçen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Moda Tasarım Teknolojileri Alan Şefi)
26 yıllık öğretmen. 6 yıldır alan şefi olarak görev yapıyor. 6 yıl önce yakalandığı meme kanseri sonrası kemoterapi ve radyoterapi gördü. Lenfleri olmadığı için bir kolu sürekli şişiyor. İki kez lenf nakli yapıldı. Ancak sorun çözülemedi. Koronavirüsün ardından üretim için İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden öneri gelince o da hemen kolları sıvadı. Daha önce kuaförlere “kullan-at” önlükleri yaptıkları için maske üretmek için harekete geçti.
200 BİN MASKE ÜRETTİLER
Okul müdürleri Semih Sinan’ın önderliğinde usta öğretici meslektaşları ve teknik müdür yardımcısı ile çalışmaya başladı. Gece 23.00’lere kadar üretim yaptı. Bugüne kadar 200 bini aşkın maske yapan okulda ön saflarda yer alan Yelda Pirim, şunları söylüyor:
“Bizimle birlikte dışardan aldığımız 7 usta öğretici var. Çevremde ‘Hayatını riske atma, evde otur’ diyenler oldu. Senelerdir birlikte çalıştığımız arkadaşlarım çalışırken ben evde oturamazdım. Çalışmazsam hasta olurum. İki katı çalışıyorum. Ama mutluyum. Tabii ki sosyal mesafeye dikkat ediyorum, maskemi takıyorum, elimi sürekli yıkıyorum. Zaten son 6 yıldır hijyene dikkat ediyordum, bu benim yaşam tarzım olmuştu. Fatih Sultan Mehmet Hastanesi’nin maske kesimlerini yaptık. Cerrahpaşa’nın maskelik kumaşlarının kesimini bitirdik.”
3) BÖBREK NAKLİNDEN SONRA VİRÜSLE SAVAŞA BAŞLADI
Gökhan Eker (42) Yakacık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü
18 yıllık meslek hayatının 9 yılında idareci olarak çalıştı. 10 yıl önce böbrek hastası olduğunu öğrendi. Beş yıl önce diyalize başladı. Hastanede yöneticilik yapan hemşire eşi ona böbreğini verdi. 6 aylık karantina dönemi sonunda görevine döndü. Koronavirüs döneminde riskli grupta olmasına rağmen o da kolları sıvadı. Eşinin sağlığı nedeniyle dışarı çıkmama konusundaki ısrarlarına rağmen ekibini toplayarak okula gitti. “Birçok kişi gibi orta halli bir ailede yetiştim. Devlet beni ilkokuldan yüksek lisansa kadar okuttu. İşimi, evimi verdi, lojmanda kalıyorum. Bu devlete borcum var” diyor.
Müdür Gökhan Eker, “Her şeyden önce öğretmeniz, çocuklarım bir öğretmene emanet, ben de öğrencilerimin, insanların sağlığı için çalışmak istedim. Hiç korkmuyorum. Eşim de bana böbreğini verdiği için tek böbrekle çalışıyor. İkimiz de en ön saflardayız. O da bana kızıyor ama sonuçta aynı şey için çabalıyoruz.” diyerek şunları aktarıyor:
30 TON DEZENFEKTAN
Okulumuzda dezenfektan üretiyoruz. Günde 9 ton yapıyoruz. Ben çalışmaların başında duruyorum. İlk etapta çok yoğunduk. Sabah 08.00’den akşam 22.00’ye kadar okuldaydık. Benimle birlikte iki idarecim ve üç öğretmenim var. İlk zamanlar 10 öğrencimiz de bulunuyordu.
Evet, risk grubundayım. Ama hastalığım mazeret değil.”