Bahçeli: Tarihimize kirli demek namertliktir

 MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisinde, ‘Tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir’ dediğini belirterek, “Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir” dedi.

Bahçeli: Tarihimize kirli demek namertliktir
Yayınlama: 15.03.2022
3
A+
A-

 MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır gezisinde, ‘Tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir’ dediğini belirterek, “Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir” dedi.

Bahçeli: Tarihimize kirli demek namertliktir

 

‘TÜRK MİLLETİNİN UTANÇ DUYACAĞI BİR TARİHİ YOKTUR’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iki günlük Diyarbakır gezisinde, ‘Tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir’ diye konuştuğunu söyleyen Bahçeli, “Tarihimize kirli demek; namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir. Kılıçdaroğlu’nun şahsıyla müsemma karanlık tarihini bilemeyiz, kaldı ki; kirli tarihinden müşteki olmasının bizce bir mahsuru yoktur. Şayet kastettiği Türkiye ve Türk milletinin tarihi ise önce Çanakkale’ye bakmasını, önce milli mücadele yıllarından ibret almasını, sonra da zillet emellerini tekrar gözden geçirerek, aklını başına devşirmesini bilhassa tavsiye ederim. Türk milletinin utanç duyacağı, yüzünü kızartacağı bir tarihi yoktur. Var diyenler, bunu iddia ve ima edenler, Çanakkale’de tepelediğimiz düşmanların bu dönemki muhipleridir. Türk tarihine kirli demek; PKK terör örgütünün vesayeti altında bulunan, Türk ve Türkiye düşmanlarının eline düşen bir zavallının hüsran verici hezeyanıdır. Yozgat’ta başka, Diyarbakır’da başka konuşan bir siyasetçiye güven duyulamaz. Sabah başka, akşam başka; orada başka, burada bambaşka mesajlar veren bir siyasetçinin Türkiye’ye hayrı dokunamaz” diye konuştu.

‘BİZDEN TALEP EDİLEN NE VARSA ORANTISIZDIR’

Bahçeli, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın 20’nci gününde olduğunu hatırlatarak, “Barışın dışında ikinci bir seçenek yoktur. Bu nedenle savaşan taraflarla birlikte uluslararası toplum, sorumlu ve hassas hareket ekmek mecburiyetindedir. Dünya barışının çatısı örülecekse her devletin, her ülkenin inisiyatif üstlenmesi gerekecektir. İki ülke arasındaki çatışmaları provoke etmenin, uzun bir süreye yaymanın, Karadeniz’in kuzeyinde yeni bir Suriye ortaya çıkarmanın hiç kimseye bir faydası olmayacaktır. Rusya da Ukrayna da siyasi, ticari ve ekonomik ilişki kurduğumuz komşu ülkelerdir. Birisini diğerine tercih etmeye, birisini diğerinden üstün görmeye niyetimiz yoktur. Tutumumuz ilkeseldir, tarafımız barıştır, tavrımız karşılıklı ve yapıcı diyalogların yerleşmesidir. Türkiye’yi Rusya’ya karşı yaptırımlara zorlayan, batılı ülkelerin tetikçisi olmaya şifreli sözlerle teşvik eden çevreler, samimi ve dürüst değildir. Bilindiği üzere, ülkemiz Rusya savaş gemilerine denizden geçişi kapatmış tek ülkedir. Yaptırım şemsiyesi altında toplanan ülkelerin Türkiye’ye eşdeğer bir mükellefiyet altına girmedikleri ayan beyan ortadadır. Bu kapsamda bizden talep edilen ne varsa orantısızdır, Türkiye’nin kendine özgü şartlarını, özel zorluklarını dikkate almayan tek yanlı beklentilerdir. Bazı siyasi partilerin Rusya’ya ağır yaptırım uygulanmasını istemeleri, sık sık S-400 konusunu gündeme taşımaları başkalarının ajandalarına müzahir hareket ettiklerinin tevsiki ve teyididir” ifadelerini kullandı.

‘ULUSLARARASI TOPLUMUN İKİYÜZLÜLÜĞÜ AÇIĞA ÇIKTI’

Bahçeli, Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna politikasının dengeli, milli hedef ve çıkarlarla muvafık olduğunu vurgulayarak, “Türkiye, barışın müdafisidir. Haksız bir savaş; cinayettir, cehalettir, çıkmaz sokaktır, sonu olmayan, sonucu bulunmayacak dehşet kapanıdır. Rusya-Ukrayna savaşı uluslararası düzenin bizce malum olan defolarını iyice gözler önüne sermiştir. Uluslararası kuruluşlar havlu atmış, inandırıcılıklarını kaybetmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan müesses nizam her yerinden yara almıştır. 193 ülkenin katılımıyla oluşan Birleşmiş Milletler Teşkilatı kanın durması, silahların susması, barışın sağlanması hususunda hiçbir şey yapamamıştır. Beş devletten müteşekkil Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dünyayı tıkamış, insanlığın önüne takoz koymuştur. Artık yeni bir reforma kaçınılmaz bir ihtiyaç vardır ve bu acildir. Ayrıca uluslararası toplumun ikiyüzlülüğü Ukrayna işgali sırasında iyice açığa çıkmıştır. Ukrayna’da feryat eden masumlar ne kadar haklıysa, Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de, Filistin’de, Yemen’de, Doğu Türkistan’da, Bosna’da, Libya’da, Myanmar’da gözyaşları çığlıklarına karışan mazlumlar aynı derecede haklıdır. Bunlar oluyorken insanlık vicdanı neyle meşguldü? Dahası bu insafsız, bu merhametsiz, bu adaletsiz çelişkinin izahını bize kim yapabilecektir?” dedi.

Bahçeli, Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna arasında barışın canlanabilmesi için olağanüstü bir çaba gösterdiğini belirterek, “Aynı anda hem Rusya ile hem de Ukrayna’yla doğrudan konuşabilen bir Türkiye, taraflı tarafsız herkesin dikkat ve ilgisini çekmektedir. Son bir hafta içinde Türkiye’yi ziyaret eden NATO Genel Sekreteri’nin yanı sıra, devlet veya hükümet başkanlarının, telefon görüşmesi yapılan kişilerin hüviyetine bakıldığında, bu gelişmelerin tesadüfi olmadığı görülecektir. Türkiye, aktif diplomasiyle dünya gündemindedir. Hatta kutup yıldızı gibi parlamaktadır. Barışın kurumsallaşması için ülkemizin halisane gayreti dillerdedir. 10 Mart 2022 tarihinde üçlü format halinde Antalya’da yapılan tarihi buluşma, ilk kez Rusya ile Ukrayna Dışişleri Bakanları’nın bir araya gelmesine zemin teşkil etmiştir. Türkiye’nin hakemliği barış adımlarını güçlendirmiştir. Antalya’da kurulan masa, umudun masasıdır. Sözüne güven duyulan ülke olmanın mükafat masasıdır. Barış, huzur ve istikrar özlemlerinin sivrilen masasıdır. Bu masa yuvarlak falan değildir, bu masada zillet değil; iki ülkenin barışı ele alınmıştır. İnanıyorum ki, Antalya zirvesi beklediğimiz barış sürecinin ilk basamağı olacaktır” diye konuştu.

‘EMOJİYİ BIRAK, HEDEFİN NEDİR ONU SÖYLE’

Bahçeli, KIlıçdaroğlu’na geçen hafta üç soru sorduğunu hatırlatarak, “Bizim bir Twitter mesajımızı alıntılayarak emojiyle cevap vermiş. Sayın Kılıçdaroğlu, emojiyi bırak, ergenler gibi davranmaktan vazgeç, emelin nedir, hedefin nedir, kafanın içindeki asıl gündem nedir onu söyle, ondan bahset. Yanına alıp konuşturduğun bölücüler, devlete ve millete meydan okurken; çıtını çıkarmadın, sessizliğe çakıldın, zımnen de onayladın. Sözde Kürt sorununu tanıdığını, zilletin diğer partilerinin de aynı görüşte olduğunu açıkladın. Bir soru daha soruyorum; Diyarbakır’da PKK’lı teröristlerle görüştün mü? Eğer bu görüşme olduysa, teröristlere ümit verdin mi? Diyarbakır Cezaevi’nde sözde işkence görenleri hatırladın da şehitlerimize bir Fatiha okumayı hiç düşündün mü? Sayın Kılıçdaroğlu, sorularım açıktır. Anlamadığın bir yer varsa elbette sorabilir, detaylı bilgi isteyebilirsin. Süren kısıtlıdır, ek süre talebin olursa bunu da değerlendirmeye hazır olduğumu, cevap vermeme hakkının saklı bulunduğunu özellikle bilmende yarar vardır. Fakat şunu da bil ki; sükut ikrardan gelir, sorularıma cevap vermediğin zaman hepsine ‘evet’ dediğin kabul edilecektir. Emoji de seni kurtaramaz, kimlerin empozesi, kimlerin tekeli altında olduğunu artık gizleme şansın kalmamıştır” ifadelerini kullandı.

Kaynak: DHA

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.