Bakan Selçuk: Çocuklarımıza öz geçmiş değil öz gelecek yazdırmak zorundayız

‘Eğitimde Yeni Yaklaşımlar’ temalı 19’uncu Geleneksel Antalya Eğitim Sempozyumu başladı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Öz geçmişlerin CV’lerin 2-3 yıl geçerli olduğu bir dünyada çocukların öz geçmişlerinin çok önemli olmadığını bilmek zorundayız. Çocuklarımıza öz geçmiş değil öz gelecek yazdırmak zorundayız” dedi.

Bakan Selçuk: Çocuklarımıza öz geçmiş değil öz gelecek yazdırmak zorundayız
Yayınlama: 04.02.2020
2
A+
A-

Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) tarafından düzenlenen ‘Eğitimde Yeni Yaklaşımlar’ temalı 19’uncu Geleneksel Antalya Eğitim Sempozyumu başladı. 29-31 Ocak tarihleri arasında Antalya’da yapılacak etkinlik, Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un açılış konuşmasıyla başladı. “Sınava yetiştirme çerçevesinde yaşanılan süreçlerin ve yaşantıların çocuklarımızın bir şekilde misafir geldiğinde çıkmayan, düğüne olduğunda gitmeyen, bayrama katılmayan, cenaze törenlerine gitmeyen, kendi değer sistemini yaşamı içerisinde bulamayan çocuklar olarak yetiştiğinin farkındayız” diyen Bakan Selçuk, şöyle konuştu:

“Özel okullar, 12 bini aşan okul, 1 milyon 392 bin öğrenci, 211 bin personelin bulunduğu koskoca bir camia. Bu platformda geleneğin ve yeniliğin bir arada olduğunu görmekten mutluluk duyuyorum. Çünkü gelenek aslında yeniliğin çekirdeğidir. Dolayısıyla gelenek ve yenilik birbiriyle tezat değil, birbirini besleyen kavramlar. Bizim 18 milyon öğrencimiz var diye konuşuyoruz ama 18 milyon ayrı vizyonumuz var, 18 milyon misyonumuz, planlamamız söz konusu. Her birinin parmak izi kadar olan farklılığını dikkate alabilmek asli vazifelerimizden bir tanesi. Yani 18 milyon politikamız, 18 milyon stratejimiz var diyebiliriz. Bizim çocuklarımızın arasındaki farklılıkları standardize etmeye çalışmak gibi niyetimiz elbette yok. Çok daha az ders saatiyle, daha fazla derinleşebilen çocuklarla, kendi becerileri doğrultusunda imkân bulabilen öğrenciler elbette 2040’a doğru çok daha sağlıklı bir dünyayla karşı karşıya gelebilecekler. Çocuklarımız 2040 yılında iş hayatına atılacaklar bu sıra okulöncesi ve ilkokuldalar. O gün geldiğinde bize bir soru yöneltecekler ve bize bir soru yöneltecekler ve ‘Siz bizi neye hazırladınız’ diyecekler. Bu sorumluluğumuz çerçevesinde, çocuklarımızın bizlere bu soruyu sorduklarında, verebilecek yanıtlarımızın iyi olmasında fayda var.

2020’DE YAPAY ZEKANIN ÜZERİNDE DURUYORUZ

2020’de yapay zeka, üzerinde durduğumuz konuların başında. Bu üç başlığa aslında bizde 2023 vizyonunda çok büyük bir yer ayırdık ve önümüzdeki süreçte adalet temelli bir yaklaşımı vurguluyoruz. Çünkü, adalet herkese eşit davranmaktan ziyade herkesin hak ettiğini vermek. Bu çerçevede de Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütün okullarını, öğrencilerini ve öğretmenlerini adalet üzerine nasıl değerlendirebiliriz sorusunu sürekli kendimize soruyoruz. Meslek okullarıyla çalışmalarımızı yoğun olarak düzenliyoruz. Bununla ilgili birçok kanuni düzenlemeyle meclisimiz imza attı. Bu gelişme kapsamında bazı aksaklıkları giderme imkânımız oldu. Burada da paradigmal bir dönüşümden bahsediyoruz. Almanya’da meslek okullarının yüzde 80’den fazlası özel sektörün kurduğu okullar, bizde ise yüzde 5’in altında. Bu açıdan meslek merkezlerine özel sektör tarafından da kurulabilmesiyle ilgili olarak meclisimiz bir yasa çıkardı. Bunun ötesinde bazı yönetmelik değişiklikleri, örneğin döner sermayeden kesitinin yüzde 15’lerden yüzde 1’e indirilmesi, örneğin 54 sektörün her biriyle birebir çalışarak onların ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilebilmesi, özellikle erkek öğrencilerin askerlik sorunun çözülmesi. İthalat analizi, dış ticaret açığı gibi çalışmalarla artık illerin mesleki eğitim kapasitelerinin yeniden bir inceleme modelinin geliştirilmesiyle ciddi bir yol almış bulunuyoruz ama bunu yaparken de tam da ihtiyaçlar üzerinden hareket ediyoruz. Türkiye’nin çok ileri olduğu savunma sanayi teknolojilerinde savunma teknisyeni yetiştirmek için Aselsan’ın içine okul açmak gibi, İTÜ’nün içine okul açmak gibi, birçok otelin içine okul açmak gibi fabrikaların içine okul açmak gibi birçok faaliyeti tümüyle başlatmış bulunuyoruz. Bunlar hayata geçti ve Bunların sayısını arttırma ihtiyacımız var. Bunların hepsi iş garantili ve satış garantili okullar.

İNSAN YETİŞTİRME ODAKLI OLMALI Eğitimi bütünsel olarak ele almaya çalışırken çocukların kendi değerlerine sahip çıkarak yol almasını istiyoruz. Sınava hazırlayan sistem insan yetiştiren bir sistemden elbette ki farklılık taşıyor. Sınava yetiştirme çerçevesinde yaşanılan süreçlerin ve yaşantıların çocuklarımızın bir şekilde misafir geldiğinde çıkmayan, düğün olduğunda gitmeyen, bayrama katılmayan, cenaze törenlerine gitmeyen, kendi değer sistemini yaşamı içerisinde bulamayan çocuklar olarak yetiştiğinin farkındayız. Bunun önüne geçmek içinde Türkiye’nin eğitim sistemini insan yetiştirme odaklı ele alınması zaruriyeti var. Bu, bizim çocuklarımızın değer sistemini de öldürüyor. Sınavla ilgili çalışmalar ne kadar tek odaklı hale dönerse aslında çocukların değer sistemi de o kadar zarar görmüş hale geliyor. Sonrada müfredat oluşturuyoruz çocuklara değer eğitimi vermek için. Hayatın içinde vermek hal üzerinden vermek, kal üzerinden değil yaşamın kendi doğrultunda eğitim verme ihtiyacımız var. Bunun içinde sınavın baskısını azaltacak bir takım çözüm önerilerine ihtiyaç var. Aslında neler olduğu belli sadece zaman ihtiyaç var. Bu zamanı kendimize tanıdığımızda göreceksiniz, kısa sürede önemli mesafeler alınacak. Bilinçli bir şekilde kalite yönelimli olarak bir altyapı çalışmasını sürdürüyoruz.

ÖZ GELECEK OLUŞTURALIM Birçok ülkenin okullarındaki ders çizelgesini izledim. Bizim ödevimiz burada çocukların hakkını hukukunu teslim etmek. Biz bu çocukların hakkını teslim etmezsek statükocu bir yaklaşıma sahip olursak bizden razı olmazlar. Bizim bir ödevimiz var, çocukların rızasını almak gibi bir vazifemiz var. Almazsak ciddi manada yaptığımız işin bereketini değil zararını görürüz. Bizim muhakkak daha çok çok çalışmamız lazım. Öğretmenlere çok vazife düşüyor. Sakın ha teknoloji geliyor, robotlar geliyor, öğretmenlik ne olacak endişesiyle hareket etmeyin. Çünkü insan evrensel olarak kadim bir hizadır. İnsanın ürettiğini şey etiğini kaybetmemişse  her zaman insanlığın hayrına çalışacaktır. Öz geçmişlerin CV’lerin 2-3 yıl geçerli olduğu bir dünyada çocukların öz geçmişlerinin çok önemli olmadığını bilmek zorundayız. Çocuklarımıza öz geçmiş değil öz gelecek yazdırmak zorundayız. Bu öz gelecekleri yazdırırken Türkiye’nin öz geleceğini yazdırdığımızın farkında olmamız gerekiyor.”

‘5580 SAYILI KANUN TBMM’YE GELİYOR’

Bakan Ziya Selçuk, açılış töreni sonrasında basın toplantısı düzenledi. 5580 sayılı özel okullarla ilgili kanun çalışmasında teknik düzeltmeler yapıldığını, bittikten sonra TBMM’ye geleceğini söyleyen Bakan Selçuk, “Burada önemli olan özel okullaşmanın önündeki problemlerin kalkması ve sistemin uluslararası bir standardı koruması ve sağlıklı bir gelişim süreci yaşaması amacını taşıyor. Halkın özel okullara olan güveni, öğretmenlerimizin bir takım haklarının dikkate alınması gibi birçok konuda içerik söz konusu. Bunlar tam netleştiğinde paylaşacağız.

ÖZEL OKULLARA TEMİNAT Yasada özel okul kuracaklarla ilgili teminat tam olarak netleşmemekle birlikte söz ediliyor. Eğitimdeki finansmanın eğitimde kullanılmasıyla ilgili hususlardan söz ettik. Özel okullarımızdaki öğretmenlerimizin haklarından söz ettik. Bütün bunlar aslında bizim ilkesel olarak üzerinde durduğumuz konular. Pratik olarak da hayata geçirmek istediğimiz konular. Ama hukuksal altyapısı, yasadaki mevcut durum ne şekilde dönüşülecek, farklı senaryolarla bunu ortaya koyduk. Bu senaryolar ihtiyaçlar doğrultusunda Meclisimizin önüne gelecek. Şu anda teknik çalışmalar bitmek üzere ve çok kısa zamanda bu konuda bir talebimiz olacak.

OKULLAR ARASI FARK AZALTILACAK Sınav baskısının azaltılmasına yönelik çalışmalar kapsamında okullar arası ve okular içi farklılıklarının azaltılması var. Bu farklar insan kaynağı açısından, finansal imkânlar çerçevesinde, okulların fiziksel altyapısıyla ilgili, spor, sanat, laboratuvar gibi hususlar açısından farklılıklar olabilir ki bu farklılıklar belli ölçülerde var ve her bir okulumuzu coğrafi bilgi sistemi dahilinde sınıf sınıf, bahçeleri, imar planları, bütün imkanları, internet, laboratuvar altyapıları gibi okullarımızı artık dijital olarak izleme imkânımız var. Bu imkân bize okullar arası ve okullar içi farkın ne olduğunu da gösteriyor. Bizim hedefimiz bu farkı azaltarak, insanların sadece belli okullara değil, diğer okulların da imkanlarının genişlediğini görerek o okullara da rağbet etmesine altyapı kurmak” dedi.

3 BAŞLIK TARTIŞILACAK

Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal, yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Türkiye genelinde yüzlerce özel okul toplam 1400 katılımcı, üç gün boyunca etkinliğimizde yer alacak ve boyunca 10 konferans yapılacak. TÖZOK olarak eğitim-öğretim alanında AB çağrılarına katılıyor, geliştirilen uygun projelere de katılarak kapasitemizi değerlendiriyoruz. Sempozyumda üç başlığı tartışacağız. Üç anahtar kelimeyle özetleyeceğiz. Teknoloji, sürdürülebilirlik ve farklılıkların zenginliği. Son birkaç ay özel okulların finansal yönetimlerinin geliştirilmesi ve sürdürülebilirliği konusunda bayağı hızlı geçti. Şükürler olsun güzel sonuçlanan bir süreç yaşadık. Bakanımızın konuyu ve öğretmenlerimizi önceleyen tutumu takdire şayan. Özel okulların sürdürülebilir finansı adına çeşitli çalışmalar devam ediyor.  Bizim duruşumuz açık ve net. Özel okulculuğa olan güvenin sarsılmaması için önlemlerin alınması ve takım standartlarının getirilmesi şart. Sürdürülebilir finans konusunun da ele alınacak olması son derece zamanlı ve isabetli.”

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.