Bilim Kurulu üyesi Prof. Ateş Kara, Prof. Dr. Ercüment Ovalı’nın aşı çalışmalarıyla ilgili açıklamada bulundu. Ateş Kara, bu çalışmaların çok kıymetli olduğunu belirtirken ”Denediğinde sonuç alamama ihtimali yüksek. Çok ciddi anlamda kısıtlayıcılığı var.” ifadelerini kullandı.
Koronavirüse karşı aşı geliştirmek için yaklaşık bir aydır kendisini ve ekibini laboratuvara kapatan Prof. Dr. Ercüment Ovalı, beklenen açıklamayı dün yapmıştı. Kovid-19’a karşı 2 farklı aşı üretiminin laboratuvar kısmını tamamladıklarını ve hayvanlar üzerinde test edileceğini söyleyen Ovalı, “Son 1 aydır gece gündüz çalışarak 6 proje 4 ürün ve 3 makale çıkaran kahramanlarıma teşekkür ediyorum. Canım ülkem artık Covid-19 a karşı aşı geliştirebilen az sayıdaki ülkeler arasında” ifadelerini kullanmıştı.
“SONUÇ ALAMAMA İHTİMALİ ÇOK YÜKSEK”
Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularını yanıtlayan Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Ercüment Ovalı’nın aşı çalışmalarıyla ilgili değerlendirmede bulundu. Ercüment Ovalı’nın çabasının çok önemli olduğunu belirten Ateş Kara, “Ama denediğinde sonuç alamama ihtimali yüksek. Çok ciddi anlamda kısıtlayıcılığı var” dedi.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Ateş Kara’nın açıklamalarından satır başları:
“BİZİM SAVUNMA SİSTEMİMİZ VİRÜSE KARŞI ETKİLİ CEVAP VERMİYOR”
Bizim savunma sistemimiz koronavirüslere karşı çok etkili bir cevap vermiyor. Bazı virüsler vardır, vücut ona bakar, ‘bu çok önemli problem değil çok da ciddiye almayayım’ diyebiliyor. Koronavirüsü zayıflatıp da verdiğimizde vücudumuzun cevap vermeme oranı yüksek. Prof. Ercüment Ovalı’nın çabası önemli. Ancak öldürerek verdiğimizde vücudun cevap vermeme olasılığı çok yüksek. Bir olumsuzluk anlamında değil ama bunu aklımızda tutalım. Koronavirüslerin özellikle yeni koronavirüsün hayvanlarda tam olarak nasıl seyrettiğini bilmiyoruz. Hayvan deneyini nasıl yapacağımızı, çıkacak sonucun insanlar için geçerli olup olmayacağını bilmiyoruz. Sayın Ovalı onu deneyecek ama denediğinde sonuç alamama ihtimali yüksek. Güzel bir nokta, iyi haber ama çok ciddi anlamda kısıtlayıcılığı var.
Biz bazı virüs ve bakterileri biliyoruz. Onlara soruyoruz, ‘ne istersiniz’ diyoruz, tabii mecazi anlamda söylüyorum. Biz virüsün, bakterinin ne istediğini öğrenmek istiyoruz. Şimdi stüdyodaki kameraman arkadaşımıza, Volkan’a şunu soruyorum, ‘Volkan Milli Piyango’nun büyük ikramiyesini her sene 1 Ocak’ta sana vereceğiz, artı Boğaz’da sana yalı vereceğiz, dünyanın en iyi yerinde sana ev alacağız, özel uçak alacağız’ diyorum. Volkan hala kayıt yapıp, beni kameraya çekmeye devam eder mi? Mikroorganizmaya diyoruz ki, ‘ne istiyorsun’, o da ‘hızla çoğalmak istiyorum’ diyor. Biz de ona gıdaları veriyoruz, hızla çoğalıyor. Çocuğuna, torunlarına gıdayı veriyoruz. Sonra silahları bırakıp, tembelleşiyor.Biz bazı mikropları bunu yaparak vücuda veriyoruz. Silahı olmadığı için artık bir şey yapamıyor. Ondan sonra silahlısı gelse de onunla çok kolay başa çıkabiliyor vücut.
Bazılarını bu şekilde zayıflatamıyoruz. Öldürüp veriyoruz. O aşıları birkaç defa.
“VÜCUT AŞIYI GERÇEKTEN TANIYIP CEVAP VERECEK Mİ BİLMİYORUZ”
Şöyle bir problemimiz var, uygulandığı zaman vücut gerçekten bunu tanıyıp, cevap verecek mi bilmiyoruz. Ölü kullanmak avantaj olabilir ama hiç cevap vermediği için yanına acaba başka bir şey eklenebilir mi düşünülüyor. Cevap alma ihtimalleri düşük olacak, ama bunların hepsi bir adımdır.
Aşılarda sadece etkili olmasına bakmıyoruz. İstediğimiz en önemli şeylerden biri etkili olsun aynı zamanda güvenilir olsun. Siz A aşısını da yapsanız, B’yi, C’yi de yapsanız bunların hepsi için güvenlik süresi lazım. Bunların hiçbirisinde 6 ila 8 aydan önce sonuç vermesi mümkün değil.