Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan canlı yayında açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT Haber canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan canlı yayında açıklamalar
Yayınlama: 02.06.2021
3
A+
A-

TRT Haber yayınına katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, salgında normalleşmeden yeni anayasa çalışmalarına, terör örgütleriyle mücadeleden ekonomideki gelişmelere kadar, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Koronavirüs salgınının Türkiye’yi etkisi altına almasının ardından birçok adım atıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetten gelen eleştirilere de yanıt verdi.

KREDİLER, ERTELEMELER, BORÇ YAPILANDIRMALARI..

Erdoğan, “Uygun maliyetli kredilerin toplamı 315 milyar lirayı aştı. Tarım Kredi Kooperatifleri, esnafların, mükelleflerin vergi ve sigorta primi ödemelerini erteledik, borçlarını yeniden yapılandırdık. Ama nankörlüğün boyutu yok.” şeklinde konuştu.

“SOSYAL MESAFE KORUNURSA MASKEYE GEREK YOK”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları;

“Mâlum maske, mesafe, hijyen. Bu üç başlıkta sosyal mesafe önem arz ediyor. Sosyal mesafe gündemimizde yerini korursa arada mesafe korunması halinde maskeden de kaçabilmek, maskeden de kurtulmak mümkün olur. Bu da tabii baştan beri söylendiği gibi 1,5 metre idi. Buna dikkat edildiği zaman maskeden kurtulmak mümkün ama sosyal mesafe şart. Bakanımız kısa bir süre sonra bununla ilgili açıklamayı yapacak. ‘Şu tarihten itibaren, şu, şu şartlarda sosyal mesafe dikkat edildiği takdirde maskeyi çıkarabiliriz’ diye.

“BEN 3 AŞI OLDUM”

Ciddi manada aşımız geliyor. Aşılarımızın gelişiyle birlikte 50-55 yaş üstüne de yoğun bir şekilde yapmaya başlayacağız. Aşılarla birlikte ciddi manada korunma sürecini tıbben de olmuş olacağız. Ben 3 aşımı oldum, bir de antikor yükseldi mi yükselmedi mi bununla ilgili adımı attım.

YENİ ANAYASA ÇALIŞMASI

Şahsım ve heyetimle Sayın Bahçeli ile görüşeyeceğiz. Anayasa çalışmamızı yapan ekiple bizim heyetimiz konuşacak bir değerlendirmemizi yapacağız 128 madde üzerinde. Bu çalışmayı yaptıktan sonra ilave edilmesi gereken çıkarılması gereken ne gibi maddeler vardır bunları konuşacağız. Tamam dediğimiz zaman da Devlet (Bahçeli) Beye de takdim edeceğiz. Cumhur İttifakı’nın bu ortak çalışmasıyla ne gibi eksikler var bunlara bakacağız. Ortaklaşa bir çalışmayı yürütelim istiyoruz. Adeta Anayasa Bilim Kurulu oluşturmanın gayreti içerisinde olduk. En geniş anlamda bir uzlaşı sağlayalım ve bunun neticesinde meydana gelen hazırlığımızı kalkıp Cumhur İttifakı’na ulaştıralım…

“BU MİLLET, GAYRİRESMİ BİR ANAYASA İSTEMEZ”

(Muhalefetin Anayasa çalışması) PKK’nın uzantılarıyla mı kalkıp Anayasa metni hazırlayacaksınız. Anayasa dediğimiz zaman milli ve yerli olması şart. Bu millet gayrıresmi bir anayasa istemez.

“PARLAMENTER DEMOKRASİ ARTIK BİZİM İÇİN MAZİ”

Millet İttifakı neyi neyle yapacak? Kimi kimle biraraya getirecek? Veya hazırlayacakları bir anayasa metni nasıl ortaya çıkacak bu düşündürücüdür. Bunların anayasa metni hazırlığında millilik bir defa olmayacak. Yerlilik; o da hiç olmayacak. Dağdaki PKK’lıyla mı milli bir anayasa yapacaksınız? O PKK’nın uzantılarıyla mı anayasa metni hazırlayacaksınız? Bu milletin anayasası dediğiniz zaman milli ve yerli boyutunun olması şarttır. Bu millet yerli ve milli anayasa ister, gayrimilli istemez. Bunu çalışmalar esnasında çok açık net görmek mümkün olacak. Çözüm süreci çalışmaları yaptığınız zaman bunların bazı uzantılarıyla çalışmalarda birarada gördük.

Bunları gördük. Milletin derdiyle dertlenme gibi adımları var ya da yok, bunları gördük. Biz bunların yapacağı çalışmadan rahatsız değiliz. Varsın yapsınlar. Bir defa parlamenter demokrasi dendiği zaman artık parlamenter demokrasi bizim için, bu millet için mazi oldu. Sürekli koalisyonlarla iç içe ve sürekli zararlı olan dönemleri yaşadık biz. Halkımız ilk önce bizi yüzde 34 küsurla parlamentoya gönderdi. Tek başımıza iktidar olduk. Karşımızda sadece CHP vardı. CHP ile birlikte parlamentoda çalışmayı yaparken bizler gerçekten pozitif kararlar alabilirken, bütçede başarılı adımlar atarken, o dönemde bizler huzur içinde rahatlıkla süreci işlettik. Ondan sonra seçime geldik yine parlamenter demokrasiyle idik. Oy oranımız sürekli artıyordu. Şu andaki sistem yoktu. Bir sonraki seçim yine açık ara bizim lehimizdeydi. 4 parti oldu, açık ara yine önde olduk.

Dendi ki, ‘Türkiye gerçekten çok partili sistemden huzur bulamıyor’. Netice alınamıyor. Bunları yaşadık. Koalisyonlar dönemine dönmeyi milletimiz asla istemiyor. Kurtulduk bundan, tekra başımızı belaya sokmayın diyor. Bizler de milletimizden aldığımız vekaletle tekrar kararlı şekilde yaptığımız çalışmalar, milletimizin huzuruna çıkışımız, altyapı, üstyapı yatırımları, kişi başına milli gelir, gençliğe verdiğimiz önem, eğitim, adalet, sağlık, ulaşım, savunmada attığımız adımlarda Türkiye bir değişim yaşadı. 57 havalimanına çıktık. Bu Türkiye’nin refah düzeyinin yükseldiğinin alametiydi. Bunu çok partili dönemde yapmadık. Şu anda AK Parti iktidarıyla bu süreci devam ettirirken Cumhur İttifakı ile öyle bir sistem kuralım ki, gelişmiş olan ülkelerin kullandığı sistem ne ise onu kullanalım. Önce AK Parti ardından da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte devlet idaresine istikrarı getirdi. Uluslararası alanda hızlı ve etkin kararlar alma kabiliyetini kazanmış olduk. Yeni sistem sayesinde son asrın en büyük sağlık krizi olan koronavirüs salgınında hızlı kararlar aldık. İstanbul’daki Atatürk Havalimanı’nın içinde 1008 odalı hastaneyi kurduk ki, uçak oraya inecek 5 dakikada orada hastaneye gelecek, ameliyathaneleri ile her şeyiyle mükemmel. Yine İstanbul Sancaktepe’de bir hastane yaptık. Bunlar 45 günde yapıldı.

“BİRİLERİ VAR Kİ, BU İŞLERDEN ANLAMAZ”

45 günde Sancaktepe’de o hastane, 45 odalı, tıbbi en ileri teknoloji ne ise bunlar burada var. Şu anda tedavi uygulamaları, ameliyat vs. Buraların bir özelliği de şu tomografi, MR, ultrasonografiye varıncaya kadar en ileri teknoloji ile burada var. Aynı modeli Atatürk Havalimanı’ndaki hastanede de uyguladık. Avrupa yakasında Çam Sakura var. Japonya Başbakanı ile birlikte videokonferansla açılışını yaptık. Türkiye’nin en mükemmel hastanelerinden bir tanesi. Birileri var ki, anlamaz o işten. ‘Bunların bütçesi nereden?’ diye soruyor.

“BUNLARA SORARSANIZ ANKARA’NIN KASABA OLDUĞUNU ZANNEDER”

Biz ABD’deki en büyük hastaneyi de geçtik. Şimdi onlar buraları gezip gördükten sonra ‘geri kalmışız’ diyorlar. Şu anda büyükşehirlerimizde tamamında bunu gerçekleştireceğiz inşallah. Bu hastaneler olacak ki, bütün ülkeyi kucaklamış olalım. İlk adımı Yozgat’ta atmıştık. İlk şehir hastanesine oradan başladık. Kayseri, Konya’da var. Şu anda şehir hastanelerimizin yapımları hızlı bir şekilde devam ediyor. Çam Sakura bunların içerisinde çok müstesna bir yere sahip. Hocalarımız noktasında güçlü kadroları var. Ankara’daki şehir hastanemiz olmamış olsaydı, orta Anadolu’da Covid döneminde birçok açığı kapatamazdık. Salgın döneminde Ankara Bilkent’teki hastanemiz birçok sorunumuzu çok rahat çözmemize vesile oldu. Bunlara sorarsanız Ankara’nın kasaba olduğunu zannederler, büyükşehir olduğunu zannetmezler. Sancaktepe’nin dışında bir şehir hastanesine de başlayacağız. Proje hazır. İhalesini yapıp başlayacağız. Rabbim hastane kapısına düşürmesin, ama eksikliğini de vermesin. Bir taraftan da ciddi manada doktor açığımızı gidermemiz lazım. Bu konuda bir doktor kardeşimizi maalesef kendi hastası bıçaklayarak ağır yaraladı. Dün akşam kendisi ile telefonla da görüştüm. 2 yılı kalmış uzman olmaya. Tedavi ettiği hasta onu geliyor, bıçaklıyor. Buna benzer birçok olayla da karşı karşıyayız.

Bizim dört sacayağımız var. Eğitim, sağlık, adalet ve emniyettir. Ondan sonrası ulaşım, tarım, dış politika, enerji vesaire.

“ALTYAPISI OLMAYAN ÜLKENİN ÜSTYAPISI TEHDİT ALTINDADIR”

Biz parlamenter demokrasi sistemini geride bıraktık. Onlar denendi. Denenmiş denenmez. Dün dün de kaldı diyor ya Mevlana, şimdi yeni bir şeyler söylemenin hesabı, gayreti içerisindeyiz. Merkez Bankası’nın nereye gittiği sorulur mu? Bunlar ne hesaptan, ne kitaptan anlarlar. Bu kadar altyapı, üstyapı yatırımları. Bu süreçte geçirdiğimiz felaketler, depremler. Van, Bingöl depremi geçirdik. Son zamanlarda Elazığ, Malatya, İzmir. Hiç soruyorlar mı, ‘Buralara bu paraları nereden buluyorsunuz?’. Altyapısı olmayan bir ülkenin üstyapısı her an tehdit altındadır. Altyapı ile işe başlayacaksınız ki tehdit miktarını azaltacaksınız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dan canlı yayında açıklamalar #2

BIDEN İLE GÖRÜŞME

Türkiye Amerika ilişkileri niçin böyle bir gerilim safhasında, bunu tabii soracağız. Biz sizden önce yine Demokratlarla çalıştık ama böyle bir görünüm bizde olmadı. Biz Bush’la da çalıştık, Obama’yla da çalıştık, bunlar da Demokrattı, bunlarla böyle bir gerilimi ben yaşamadım. Ardından Cumhuriyetçi olarak Sayın Trump’la çalıştık, hiçbir gerilimi onunla da yaşamadık. Tam aksine telefon diplomasimizde çok huzurluyduk, rahattık, ne yaparız ne ederiz… Sayın Biden’la maalesef bu görüşme, buluşma trafiğimiz o kadar rahat olmadı. Şimdi Brüksel, NATO Zirvesi dendi, bir araya geleceğiz. Orada bunları konuşacağız. Bu gerilimin sebebi ne? Sözde Ermeni Soykırımı. Artık bıktık ya. Her 24 Nisan gelir, Amerika Ermenilerle ilgili ne diyecek… Bütün işin bitti de, Ermenilerin avukatlığına sen mi soyunuyorsun, bırakalım bu işi tarihçiler yapsın, hukukçular çalışsın. Bütün çalışmalardan sonra önümüze gelen tablo üzerinden üzerimize ne düşüyorsa biz onu yapalım. Ama şu anda ortada hiçbir şey söz konusu değilken kalkıyorsunuz bunu gündeme getiriyorsunuz. Yıllar geçti, Minsk üçlüsü olarak Amerika, Rusya, Fransa, biz Azerbaycan-Ermenistan sorununu çözemediler. En sonunda Azerbaycan kendi göbeğini kendisi kesti. Şimdi burada da kalkıp hiç mi hiç ilgisi, alakası olmayan bir Türkiye’yi sen kalkıp da böyle bir konunun içerisine nasıl atarsın? Eğer söyleyeceğin, yapmak istediğin bir şey varsa NATO müttefikin olarak gel bu işi çalışmaları yaptırtalım, ondan sonra konuşalım. Böyle bir şey yok, ben yaptım oldu. Senden önceki Amerika’yı yönetenler bu işi senin kadar bilmiyor muydu? Onların hiçbiri bu ifadeyi kullanmadı. Cumhuriyetçi de kullanmadı Demokrat da kullanmadı. Biz buna üzülüyoruz.

“MÜTTEFİKLERİMİZ, YENİ TÜRKİYE’YE ALIŞACAK”

Biz bir kasaba devleti değiliz, Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz, bu şekilde bizi köşeye sıkıştıranlar önemli bir dostu kaybederler. Biz NATO’nun ilk 5 ülkesinden bir tanesi olacağız, Avrupa’da güçlü görünen devletlerin hiçbiri NATO’da göreve getirmeleri gereken görevleri yerine getirmiyor. Şunu bilmeleri gerekiyor, artık yeni bir Türkiye var. Bölgesinde inisiyatif alan, küresel meselelerde taraf olan, müttefikleriyle eşit ilişki talep eden bir Türkiye. Müttefiklerimiz de buna alışacaklar.

ERMENİ MESELESİ

Bu konuyla ilgili aslında yani 10’u aşkın, belki 20, Amerikalı yazar, düşünür, kesinlikle Amerikayı ve Amerikalıları eleştiriyorlar. Türkiye’nin haklılığını ortaya koyuyorlar. Ama maalesef Amerika kendilerin bu söylendiği halde bunları kesinlikle görmemezlikten geliyor. Defalarca kendilerine yazılarla bildirdiğimiz halde, kim nerede nasıl yazmış bütün bunlara rağmen, Amerika biz ne dediysek odur diyerek yoluna devam ediyor. Bizim şimdi Brüksel’de NATO Zirvesi’nce bu konuyu gündeme getirmek işlerine gelmeyebilir, gündeme getirseler dahi aynı şeyleri söyleriz. Bundan önceki konularda da kalktılar Amerika’da davet ettiler, misafir ettiler. Biz de kendilerin görsel olarak bunların hepsini anlattık. Görsel olarak anlattığımız halde FETÖ’yü, bunlar hala, yok öyle değil böyledir…

“ABD, TERÖRİSTLERİN YANINDA MI YER ALACAK?”

İki konu var ki, sözde Ermeni Soykırımı’nın yanında bizim için çok önemli. Bir tanesi FETÖ ile mücadeledir, diğeri YPG ile mücadeledir. Amerika YPG’nin PKK ile ilişkisi yok diyor. Biz belgelerle önlerine koyduk, diyorlar ki ilişkisi yoktur. Bu bizim müttefiğimiz ise, bu müttefik bizim yanımızda mı yer alacak, teröristlerin yanında mı yer alacak? Sayın Trump ilk göreve geldiğinde binlerce tır araç gereç mühimmat Kuzeydoğu Suriye’ye geldi, oradaki terör kamplarına yerleştirdiler, azaldıkça takviye ettiler. Kamışlı’nın dili olsa da konuşsa… Bütün o petrol kuyularının olduğu yerlerde teröristlere o kuyuları kullanma imkanını da verdiler. Sonra ne dediler, kaliteli petrol değil. Artık biz bunlara alıştık. Siz rafine edilmemiş petrolü de satmasını biliyorsunuz, onların da kendine göre müşterileri var. Biden döneminde de bu terör örgütüne destekler devam ediyor. Amerika’dan bir yayın grubu gelmişti, onlarla konuştuk, adamlar haklısınız diyorlar.

“TÜRKİYE’NİN OLMADIĞI BİR NATO, GÜÇLÜ DEĞİLDİR”

NATO’daki ortaklarımızın, dostlarımızın Türkiye’ye bakışını ister istemez sorgulamamız lazım. Biz bugün ilk 5 ülke hangisi dense, bir tanesi Türkiye’dir. Bu havada, karada, denizde, hepsiyle. Türkiye, bir defa silahlı kuvvetlerimiz olarak güçlüyüz ve bu konuda Türkiye’nin içinde olduğu bir NATO güçlüdür. Türkiye’nin içinde olmadığı bir NATO güçlü değildir. Stoltenberg’in S-400 açıklamasından sonra zaten Amerikalılar da bir şey diyememiştir. Onlar kendi silahlarını satmak… Bırak silah satmayı bizde olanları götürdün. S-400’e ihtiyacımız olduğu için aldık. Ondan sonra gündemden yavaş yavaş düştü, şu anda da gündemde değil. Türkiye’nin kendini koruma hakkı yok mu?

“AB ÜLKELERİ, KIBRIS’TAKİ AYRIŞMAYI BİLMEZ”

İkide bir karşımıza Doğu Akdeniz’i getiriyorsunuz, Kıbrıs’ı getiriyorsunuz. AB ülkelerinden hiçbirisi Kıbrıs’la ilgili ayrışma sürecini bilmez. Hiçbirisi bu ayrışma nasıl oldu, müzakereler nasıl oldu, hiçbirisi onu bilmez, bunu bilen tek lider var o da benim. Kofi Annan işin başındaydı, şu anda tabi yok, bir kişi varki AB’den, o AB adına katılmıştı. Gittiği her yerde doğru olanı söylemiştir. Kimse de kalkıp şimdi ona sormaz. Ben ülkem adına oradaydım. Biz bütün bu çalışmaları orada yaşadık, gördük. Orada ne karar çıktı da ayrıldık? Dendi ki bu toplantıdan sonra Yunanlılar ve Rumlar masadan çekiliyordu, Kofi Annan dedi ki çekilemezsiniz, ben Erdoğan’a söz verdim, buradan işi bitireceğiz öyle ayrılacağız, tekrar geldiler oturdular. O toplantıdan ayrıldıktan sonra referandum vardı. Referandumda da Kıbrıs’ta yapılan referandumda Güney’de alınan karara yüzde 65 ret çıktı, Kuzey’de evet çıktı. Kuzey’de evet çıktı da ne oldu, Kuzey’i dışarda bıraktılar, Güney’i AB’ye aldılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dan canlı yayında açıklamalar #3

“UTANMADAN ‘KIBRIS ETRAFINDAKİ YATAKLARDA HAKKINIZ YOK’ DİYORLAR”

Bunlar samimi değil, dürüst değil. O zamandan beri mali yaptırımlar vardı, onları uygulamadılar. Kuzey Kıbrıs’a ödemeleri gereken paralar vardı, ödemediler. Utanmadan sıkılmadan Kıbrıs’ın etrafındaki bütün yataklarla ilgili hakkımız var mı yok mu, onda bile kalkıp buraları kalkıp boşaltın diyecekler. Biz bu konularda kararlıyız.

“MACRON’UN LİBYA’DA SURİYE’DE KİMLERLE OLDUĞUNU DA BİLİYORUZ”

Türkiye NATO’nun güçlü bir ortağıdır, NATO güçlü bir şekilde devam etmelidir. Macron ne diyor, NATO’nun beyin ölümünden bahsediyor. Macron şu anda nerede? NATO’nun üyesi olan ülkelerden bir tanesi. Herhalde NATO’nun hesaba çekmesi gerekir. Macron’un Libya ve Suriye’de kimlerle iş tuttuğunu da biz biliyoruz.”

“BAYRAKTAR, DEVLETİN BİR KURUMU DEĞİL”

Bayraktar devletin bir kurumu değil. Devletle izin noktasında bazı görüşmeler yaparlar. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletine hasım veya hısım bunlar kimdir, kim değildir görüşmelerini yaparlar, ondan sonra adımını atarlar. Burada iki etabı bu işin bitti. Birisi İHA’ydı, ikinci etabı SİHA’ydı, üçüncü etabı da Akıncı denen bir segment var ki en güçlü olanı. Belki daha farklı bir adım da atacaklar. Bu üçüncü etap çok güçlü, üzerindeki silahlarıyla çok çok güçlü. Şu anda 10’dan çok İHA ve SİHA’yı pazara sürüyorlar. Polonya bir NATO üyesi olarak bu alımı yapmakla, özellikle Bayraktar NATO piyasasına girmiş oluyor. Kalkıp buna da yani inanın Türkiye’den nasıl siz SİHA alıyorsunuz diyebilirler. Duda bunu çok beğendi. 24 adet SİHA için anlaşma imzalandı. Bu tabii ciddi bir adım.

CUMA GÜNÜ KARADENİZ’DEN MÜJDE MESAJI

Allah nasip ederse cuma günü inşallah. Cuma günü inşallah Zonguldak’ta Uzun Mehmet Camii’nin açılışını yapacağız. Açılışı tam Karadeniz’in kıyısında adeta bir yalı camisi gibi. Tabii bu koronavirüs sebebiyle gecikti. Orada yapacağız açılışı. Oradan da Kanuni sondaj gemisiyle bağlantımızı kuracağız, o bağlantıyla birlikte bunları açıklamış olmama rağmen oradan tekrar açıklamamızı yapacağız. Filyos Limanı’nın açılışını yapacağız. Aynı gün o açılış platformu içerisinde bir yeni çok modern maske fabrikasının açılışını da yapacağız. Milletin talepleri var, bizim de talepleri boşa çevirmememiz lazım.

“MISIR, BİZİM İÇİN DÜNÜN ÜLKESİ DEĞİL”

Mısır bizim için dünün ülkesi değil. İstihbarat birimlerimiz, ardından dışişleri bakanlığı mensuplarımız arasında başlayan görüşmeler genişleyerek devam etti, halen devam ediyor. Bakanlarımızın görüşmeleri noktasında herhangi bir sıkıntımız söz konusu değil. TOBB muhataplarıyla görüşmelerini en ideal şekilde yapılmasının gereğini de hep kendilerine söyledik. Aynı durum Körfez ülkelerinin tamamı için geçerlidir. Bize bir adım atana biz koşarak gitmekte sakında görmeyiz. Yunanistan-Türkiye ilişkisiyle, Yunanistan-Mısır ilişkisiyle Türkiye-Mısır ilişkisini aynı şekilde tartmak doğru değildir.

“BİRİ IRAK’TA, DİĞERİ İRAN’DA 2 KANDİL VAR”

Çift Kandil var. Bir Irak, iki İran. Bunları (terör örgütünü) ciddi manada bir korku sardı. Irak’a siz yapacaksanız yapın yoksa biz gelip vuracağız dedik. Kandil bataklığını da bir daha asla terör mikrobunu yaymayacak ve kurutmakta kararlı bir Türkiye gerçeğini görecekler. Türkiye komşularının egemenlik haklarına ve sınırlarına da saygılıdır.

“MAHMUR, KANDİL’İN KULUÇKA YUVASI”

Biz Mahmur meselesini de en az Kandil kadar önemsiyoruz. Mahmur, Kandil’in kuluçka yuvasıdır. Kuluçka yuvası adeta şehir merkezinde palazlanıyor. BM temizlemediği takdirde bir BM üyesi olarak biz temizleriz. Kandil’e sadece Diyarbakırlı anaların çocukları gönderilmiyorki. Buna nereye kadar sabredeceğiz.

“TERÖRİSTLER, HİÇBİR YERDE GÜVENDE DEĞİL”

Teröristler için hiçbir yer güvenli değil. Bu başarı teslim olmaları da hızlandırıyor. Bu kiralık katiller çetesinden bir an önce kaçıp emin ellere gelin, devletinize sığının. Türkiye Cumhuriyeti samimi pişmanlık gösteren her vatandaşına sahip çıkmıştır.

“SALGIN DÖNEMİNDE YARDIMLAR, 184 MİLYAR LİRAYI BULACAK”

Dün akşam bütün ilave tedbirlerin bir paketini açıkladık. Salgın döneminde devletimiz tüm imkanlarını seferber etti. Yaptığımız harcamalar 104 milyar lirayı bulacak. Tüm emeklilerimizin bayram ikramiyelerini yükselttik. Kurban bayramında da aynı şekilde olacak. 7 milyon haneye nakit yardımı gerçekleştirdik. Verdiğimiz tüm desteklerin miktarı haziran sonu itibarıyla 181 milyar liraya ulaşacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan dan canlı yayında açıklamalar #4

“2. ÇEYREKTE DE GÜÇLÜ BÜYÜME BEKLİYORUZ”

Ekonomimizin ilk çeyrekte yüzde 7 büyümesi ciddi bir başlangıç oldu. Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomisi Türkiye’dir. Göstergeler yılın ikinci çeyreğinde de güçlü bir büyüme olacağını öngörüyor.

“FAİZLERİ DÜŞÜRMEMİZ ŞART”

Bu konuda yine aynı iddianın peşindeyim. Bugün Merkez Bankası Başkanı ile görüştüm. Bizim faizleri düşürmemiz şart. Faiz yükünü biz yatırımların üzerinden kaldırırsak, maliyetlerin üzerinden kaldırırsak, ondan sonra maliyet enflasyonunu tekikleyen faiz olduğu için rahatlama dönemine inşallah girmiş olacağız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dan canlı yayında açıklamalar #5

“TURİZM GELİRLERİNİ ARTIRMAK ÇABASINDAYIZ”

Şu anda yatırımımız artıyor. İstihdam artıyor. Bu işsizliği aşağıya çekecek. İşsizlikte de en önemli mevsimsel işsizlik. Bunu ortadan kaldıran turizmdir. Brüksel’de Boris Johnson’la NATO toplantısında görüşmem olacak. Tüm bunların yanında bize daha çok turist hangi ülkeden geliyorsa onlarla konuşmalarım olacak. Bütün operatörler ve Turizm Bakanımız ümitlerini yitirmediler. Turizmde inşallah bir hareketlenme görüyoruz. Rusya, Ukrayna, Almanya’dan olumlu sinyalleri alıyoruz. Turizm gelirlerimizin artması için görüşmelerimiz sürüyor.

MARMARA DENİZİ’NDEKİ MÜSİLAJ SORUNU

Marmara’ya kıyı belediyelerin burada yapması gereken işler var. Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Burada paslaşarak yapacağımız işler olabilir ama olay bakıyorsunuz sadece burası da değil. Bakın Ergene. Göreve ilk geldiğimizden bu yana Ergene’yi temizlemek için çok çalışma yaptırdık, şimdi bir şeylere benziyor. Ama çevresinde CHP’li belediyeler olduğu için fabrikaların atık sularını engellemiyorlar. Müsilaj çok farklı bir şey. Adeta suyun kendi nevişahsından da kaynaklanan, gelen atıkların kıyılara attığı bu tür şeyler de var. Çevre Şehircilik Bakanlığımızın da çalışmaları devam ediyor. Bu İstanbul Belediyesi’nin eline bırakamayız, çözeceğiz. Her yerde var. Büyükşehir belediyeleriyle vesaire irtibatı geliştirerek müşterek neler yapabiliriz onlara da bakacağız. Bir yandan ülkemizin sorunu. Ülkemizin sorununa kalkıp şunun sorunu bunun sorunu diyemeyiz. Eninde sonunda hakkından geleceğiz.

“YENİ YÖNETİMLE HALİÇ YİNE KOKMAYA BAŞLADI”

Yaklaşık 11-12 yıldır süreç ilerliyor aslında. Hatırlayın benim ‘çılgın projem’ dediğim bir proje. Şu andaki zat bu işleri kavramamış. Bu işler için dertli, deli divane olmak lazım. İstanbul’un deli divanesi olmadan bu işleri çözemezsiniz.Ben Kasımpaşa’dan İmam Hatip’e Fatih’e gidişim. Sandallarla Fener’e geçerdik. Orada 3-4 gemi bağlıydı, haczedilmişti, o gemilerin arasından geçerdik. Orası yavaş yavaş kara bağlamaya başlamıştı. Artık balçıklar yüzeye vurmaya başlamıştı. Öyle bir zaman oldu ki, Eyüp Sultan’ın karşısında Halıcıoğlu. Orası da karasal hale gelmişti. Şu andaki Haliç Kongre Merkezi’nin olduğu yerde işkembeciler, kokoreççiler vardı. Hayvanlar orada kesilir, bağırsaklar kokoreçe dönüştürülür, satışları yapılırdı. Temizlik sözkonusu değil.Ben belediye başkanı olduktan sonra ilk yaptığımız iş bu kara parçalarını nasıl temizleyeceğiz? İSKİ’nin başına Veysel hocayı getirmiştim. Ulusal, uluslararası bazda başlattı çalışmayı. Buradaki kara parçalarının tek çaresi var. Bazı üniversiteler burayı doldurmamız lazım dediler. Burayı doldurduğun zaman maksada ulaşamıyız ki! Bizim maksadımız burayı temizleyip, güzelliği korumak. Çamuru uygun bir yere göndermek. Hakikaten bir Türk firması bu işe talip oldu. Oradaki balçığı Alibeyköy’de, 550 bin metrekarelik alana pompaj sistemiyle gönderdik. Öylebir metod ki, oraya gönderiliyor, orada adeta tülbent gibi uygulamada süzülüyor, su geliyor, çamur orada kalıyor. Orada çocuklar için oyun parkı alanı yaptık. Çevrecilik eseridir. Sayın başkanın orayı görmesi lazım. O kokan Haliç şu anda kokmuyor artık. Ama yeni yönetim geldi kokmaya başladı.

“KANAL İSTANBUL İÇİN 200 BİLİM İNSANI ÇALIŞTI”

Biz Kanal İstanbul projesine bağımsızlığımızın, egemenliğimizin tesis edileceği stratejik bir yatırım olarak bakıyoruz. Haziran ayı sonunda Kanal İstanbul için ilk köprünün temellerini atıyoruz. 6 köprü yapılacak üzerine. İlk köprünün temelini atacağız ki hızlandıralım işi. Ardından beş köprü daha temeli atılacak. İSKİ’nin deplase edilecek bazı boruları var, çalışmaları yapılacak. Öyle bir şehircilik projesi ki bu proje, bu kanalın her iki tarafına ben diyeyim 250’şer bin konut, siz deyin 300-500, burada şehir içinde şehir oluşacak. Biz bu proje döneminde 200 bilim adamıyla çalışmalar yürüttü arkadaşlarımız. Bu çalışmalar neticesinde biz kültürel değerlerin korunmasına yönelik planlar neler olabilir hazırlanmasını istedik, yapıldı. Kanal İstanbul projesine de kararlı bir şekilde devam ederek yerli yabancı konsorsiyumlar olmak üzere güçlü bir adım atalım dedik.

“SİZİN KARANLIK DA OLSA BİR ESERİNİZ VAR MI?”

Onların hayatı bu. Ya sorsanıza bunlara köşenizde şurada burada, sizin karanlık da olsa bir eseriniz var mı? Bu eserler bir defa bir, icabında bu konutlardan geri dönüşüm olmak üzere bir imkan sağlanabilir mi? Sağlanır. Bu müteahhitlik firmalarına, ihaleye girecek olan firmalar diyecekler ki bu konutlardan elde edeceğimiz gelirlerle buranın yapımını üstleneceğiz. Biz kaynakların çeşitlendirilmesinden yanayız. Biz yaptığımı her işi, YİD, kaynakların çeşitlendirilmesi suretiyle gelir kaynaklarını artıracaksın, onunla da yatırım yapacaksın. Bir şey yapın ya, bir eserinizi görelim. Biz bunu yapınca bunlar çılgına dönecekler. Marmaray’ı yaptık, neyle yaptık, aynı anlayışla yaptık. Avrasya’yı aynı anlayışla yaptık. Belli bir süre işletecekler, sonra Türkiye Cumhuriyeti devletine devrederecekler. Ben ekonomistim. Kaynak üretmek nasıl olur, bunun üzerine çalışacaksın. Saldırmakla, hakaret etmekle falan kaynak üretilmez. Bir şey yap, yol yap, İstanbul’un her yeri delik deşik. Biz geldik, geldiğimizde 23,5 milyar dolar borç vardı biliyorsunuz, 2013’te IMF’e bütün borcu ödedik, ilişkimizi kestik. Özelliğimiz bizim bu.”

(Ensonhaber)

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.