İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Alparslan Kuytul kökü dışarda olan bir adamdır. Karşımızda hakikaten bir şaklaban var. Başka yerlerden talimat alan bir adam var” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün TVNET’te yayımlanan ‘Net Bakış Özel’ programına katıldı.
Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi’nden (GAMER) yapılan canlı yayında Serhat İbrahimoğlu moderatörlüğünde Mete Yarar ve Nedim Şener’in gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Bakan Soylu, İstanbul’da görev yapan bir polis memurunun Hakkari’de aracında 52,5 kilogram patlayıcı bulunmasına ilişkin, “Mesele bir soruşturma çerçevesinde şu anda yürüyor. Ancak dün akşam saatlerinde Hakkari Emniyet Müdürü aradı. Oluşturulan yapay zeka programıyla arkadaşlarımız şüpheli bir aracı tespit ettiklerini söylediler. Onlar esasen bir uyuşturucu nakli olduğunu düşündüler. Hem ekipler çok ciddi bir tecrübe içerisinde bu meseleyi takip ediyorlar hem de analiz programlarımızın sensörleri ve alarmları çok yüksek bir şekilde çalışıyor. Sonra arkada 133 paket 52 buçuk kilo bir rdx tipi patlayıcı bulunca şaşırıyorlar. Kimliğe bakınca bir polis memuru kimliği görüyorlar. Aktarım zannediyorum Kuzey Irak tarafından gelmiş, herhalde Şemdinli civarında arabayı bırakıyor. Şemdinli’ye malzemeyi koyuyorlar, lastiğin üzerine de anahtarı koyuyorlar. Geliyor anahtarı alıyor ve götürüyor” dedi. Soylu, söz konusu polisin kablo hırsızlığından 2019 yılında meslekten ihraç edildiğini ancak mahkeme kararıyla görevine geri döndüğünü, başka bir yere verildiğini ve İstanbul’da bir yere geçtiğini belirterek, “Netice itibariyle hedef İstanbul, şu ana kadar gördüğümüz nokta. 52,5 kilo patlayıcı büyük ve önemli bir patlayıcı” cümlelerine yer verdi.
Ağrı Dağı’na yapılacak üs bölgesi hakkında konuşan Bakan Soylu, “Allah nasip ederse bu yıl 3 bin 200 metre kamp alanına jandarma konacak. Bu uzun yıllardan, zaman dilimlerinden ilk kez oluyor ve orada üs bölgesi yapacağız Ağrı Dağı’nın tepesinde. Tabii buralarda sıkışınca, hareket kabiliyeti daralınca şehirlerin içerlerine sızmaya çalışıyorlar. Biz nasıl PKK’yı böyle takip ediyorsak DEAŞ’ı da böyle takip ediyoruz. Adam adama takip ediyoruz” diye konuştu.
Furkan Vakfı’nın Adana’da yaptığı eylem ile ilgili bilgi veren Soylu, “Son 4-4.5 aydır bu Kuytulcular dediğimiz grup sadece Adana’da 50’nin üzerinde yasa dışı eylem gerçekleştirmeye çalıştı. Eylül-Ekim aylarında bunların içerisinde bulunan ve bunlardan olduğu iddia edilen bir kişinin bunların belli bir maddi kaynağını başka bir yere aktardığına dair bir tespitleri üzerine, 7 kişilik bir grup bunu kaçırıyorlar ve 12 gün işkence yapıyor. Ailesi haber veriyor ve biz bunu 12 gün boyunca aradık. Çok sıkıştırınca serbest bırakmak zorunda kaldılar. İş yargıya intikal etti ve netice itibariyle bu 7 kişi tutuklanmış oldu. Bundan 1.5-2 ay önce başka bir vilayette bu sefer başka bir kişiyi, bir doktoru tehdit ediyorlar. Bu kişi tehdidi gerçekleştirmek üzereyken yakalanıyor ve o da tutuklanıyor” ifadelerini kullandı.
“Neticede, siz eğer bir sokak yürüyüşü yapacaksanız veya bir gösteri yapacaksanız, 2911’e göre bunun kanunu var. Eğer bunu yapmazsa, kanunun gereğini yerine getirmezseniz elbette ki polisin de orada diğer insanların hayatlarının, özgürlüklerinin, hürriyetlerinin, rahatlarının kısıtlanmamasını temin etmek için tedbir alma hakkı var. Bu sadece burada, Mersin’de de var. Başka illerde de var. Sadece Adana’da dediğim süre içerisinde, çok kısa bir süre içerisinde, 4,5 aylık bir zaman dilimi içerisinde 50’nin üzerinde bu eylemleri yapmış. Yani biz buna kimse kusura bakmasın, eyvallah demeyiz yani. Dünkü sosyal medyanın yüzde 45’i bot hesaplar, yüzde 55’in büyük bölümü muhalif gruplar, bunların yarısı da dışarıdan FETÖ’cüler. Alparslan Kuytul kökü dışarda olan bir adamdır. Karşımızda hakikaten bir şaklaban var. Başka yerlerden talimat alan bir adam var.”
Adana’daki olayların 28 Şubat ile alakası olmadığının altını çizen Bakan Soylu, “28 Şubat’taki yaklaşımın asaletine halel getirir. Yani orada insanların kendi özgürlüklerini, kendi hürriyetlerini savunmasının asaletine halel getirir. Böyle bir değerlendirme, böyle bir kıyas ve böyle bir karşılaştırma yapılamaz. Bu doğru bir yaklaşım değil” dedi.
Soylu, Fetullahçı Terör Örgütü ile yapılan mücadeleye ilişkin ise “Bilmenizi istiyorum ki Türkiye’deki birçok bağını çökerttik. Bu önemli. Ayağa kalkmaz mı? Almanya’da durdukça, Amerika’da durdukça, Balkanlar’da hala okulları devam ettikçe ve kollandıkça, elbette ki beni bağışlayın ayağa kalkabilir. Çünkü onu orada kollayanlar yarın öbür gün ölüm halinde bile nasıl kullanılır, kullanabiliriz derdindeler, biz bunun farkındayız. FETÖ ile mücadele kapsamında 327 bin kişi gözaltına alındı, 600 bini aşkın kişiye savcılıklar işlem yaptı. 100 binin üzerinde insanın tutuklanırken 20 bin 500 civarında içerde tutuklu ve bu kişilerin mal ve mülklerine el konuldu” ifadelerini kullanırken devletin Türkiye dışındaki örgüt üyeleriyle de mücadelesinin sürdüğünü açıkladı.
Ukrayna’daki savaş başladığından itibaren Türkiye’ye 58 bin Ukraynalı geldiğini söyleyen Bakan Soylu, bu sayının 30 bine yakınının kara yoluyla ülkeye giriş yaptığını, 900 civarının ise üçüncü ülkeler üzerinden hava yoluyla girdiğini vurguladı. AFAD tarafından çadırlar kurulduğunu, şu ana kadar 51 tır malzemenin gönderildiğini ifade eden Bakan Soylu, Avrupa’nın mülteci akınına farklı gözle baktığını dile getirdi. Soylu, Türkiye’de yaklaşık 3 milyon 750 bin Suriyelinin olduğunu, bunların yüzde 80’inin belirttikleri adreslerde yaşadıklarının tespit edildiğini belirtti. 400-500 bin civarı Suriyelinin yurt dışına gitmiş olabileceğinin altını çizdi. Soylu, suç işleyen Suriyelilerle alakalı, “Eğer bir asayiş suçuyla serbest bırakılmışsa biz alıyoruz. Bunu hemen kendi kamplarımıza götürüyoruz. Orada 2 aylık, 3 aylık eğitimden geçiriyoruz. Türkiye’nin içerisindeki kamplara getiriyoruz, 2-3 aylık eğitime. Eğer çok sıkıntılı bir suç işlemişse alıyoruz, kendi imzasını alıp güvenli bölgelere getiriyoruz” cümlelerine yer verdi.
Emniyet Genel Müdürlüğünün yeni yayımlanan personel atama yönetmeliği ile ilgili eleştirileri de yanıtlayan Soylu, şunları kaydetti:
“Biz halkın huzurundan ve sükunundan mesulüz. Bunu düşünürken, Doğu ve Güneydoğu da biraz rahatlamış iken şöyle bir şey geldi aklımıza, bundan bir buçuk yıl evvel. Dedik ki şark sürelerini düşürelim. Bir de ikinci şarka gidenler dönerken yine kendi yerlerine dönemeyecekleri endişesiyle emekli olmaya başladılar. Bu eski kural, bunu da ortadan kaldıralım. Diyelim ki ikinci şarka gidiyor, ikinci şarktan sonra geri dönecekse istediği yere veya bir önceki görev yaptığı yere, yani çoluğunu çocuğunu belki bıraktı. Çünkü şark sürelerini düşürdüğünüz zaman bazen 2-3 yıl kendi başınıza kalırsınız, ev düzenini bozmazsınız. Bunu böyle sağlayabilme kabiliyetine sahip olalım. Bütün bunları kurduk. Burada önümüzde başka bir problem çıktı. Bazı iller var. Bunlara, şarka gidilmek istenmiyor. Sürelerini düşürdük ama. Bazı iller var, bunlara şarka gidilmek isteniyor. Örneğin Erzurum’dan tutun, Malatya’ya kadar işte neyse, o bölgedeki hatların birçoğuna gidilmek isteniyor. Ama orada bazı iller var, gidilmek istenmiyor. Batıda bazı iller var. Mesela Çankırı’ya biz polis bulmakta zorlanıyoruz, Kırşehir’de polis bulmakta zorlanıyoruz. O zaman şunu dedik, doğuyu ikiye, batıyı da ikiye bölersek yani nasıl olsa 2 şark yapacaklar. Birinde bir tarafa gider, birinde bir tarafa gider.”
Bakan Soylu, yönelikte bölgelerle ilgili yapılan düzenlemenin 2024’te hayata geçirileceğini açıkladı.
Huzeyfe Tarık Yaman (İHA)