CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Acılar yaşadık, depremler oldu, şehitlerimiz oldu. 2021 yılına hepimiz umutla başlayacağız. 2021 yılının acısız bir yıl olmasını, güzel bir yıl olmasını, sağlıklı bir yıl olmasını istiyoruz.” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Biometanizasyon Merkezi İSTAÇ Kompost ve Geri Kazanım tesislerini ziyaret eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, 2020 yılında pek çok sorunların yaşandığını anlatarak, “Acılar yaşadık, depremler oldu, şehitlerimiz oldu. 2021 yılına hepimiz umutla başlayacağız. 2021 yılının acısız bir yıl olmasını, güzel bir yıl olmasını, sağlıklı bir yıl olmasını, Kovid-19’un artık ülkemizden ve dünyadan gitmesini istiyoruz. Çocuklarımız okula gitsinler, öğrensinler, sosyal yaşamın içinde yer alsınlar. Hayatın güzel olmasını istiyoruz ve diliyoruz. Bu akşam da bütün yurttaşlarımızın huzur içinde bir akşam geçirmelerini diliyoruz. En büyük arzumuz bu.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, 2020’de sadece pandemi değil, ekonomi konusunda da çok kötü bir yıl geçirdiklerini söyledi.
Yoksulluğun derinleştiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Dolayısıyla ekonomide ciddi bir değişime, ciddi bir dönüşüme ihtiyaç var. Faiz ve döviz ekseninden ekonominin kurtarılarak üretim, yatırım ve istihdam eksenine dönmesi lazım. Eğer bunu yapabilirlerse çok güzel bir şey yapmış olurlar.” dedi.
Kılıçdaroğlu, milyonlarca üniversite mezununun bu ülkede işsiz olmasının bir sorumlusunun olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
“O sorumlu diyor ki ‘Ben milyonlarca işsize iş bulacağım, ekonomiyi düzelteceğim, ekonomide reform yapacağım.’ Bunları yaparsa alkışlarız, bu kadar basit. Keşke herkesin işi olsa, keşke herkes rahatlıkla huzur içinde çalışsa, üretse, alın teri dökse, kazandığı parayla akşam evine huzur içinde dönse… Bizim de en büyük arzumuz bu. Bunu vadediyor ve gerçekleştiriyorsa benim de görevim onları alkışlamaktır ama bunu yapmıyorsa kimse kusura bakmasın ben onu eleştiririm. Londra’daki bir avuç tefeciye değil bu ülkenin insanına çalışacaklar. Eğer akılları başlarına gelmiş, artık ‘biz faizcilere değil, kendi halkımıza, kendi işsizimize çalışacağız, onlara istihdam yaratacağız’ diyorsa onların başımın üstünde yeri var.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sanatçılarla ilgili açıklamasıyla ilgili görüşü sorulan Kılıçdaroğlu, sanatçıların aykırı insanlar olduğunu, düşüncelerini de özgürce ifade ettiğini belirterek dünyanın her tarafında, çağın her döneminde de sanatçılara saygı duyulduğunu hatırlattı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sanatçıların her zaman toplumun saygın bireyleri olarak görev üstlendiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Kimisi tiyatroda, kimi sinemada, kimi romanda, öyküde, şiirde herkes kendi alanında, sanatın 7 dalında insanlar çalışmışlardır, görevlerini yapmışlardır. Bu vesileyle ben bütün sanatçılarımızı saygıyla anmak isterim. Pandemi süreci içinde sanatçılarımızın önemli bir kısmı, büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kaldılar. Belediyelerimiz bu konuda sanatçılara büyük destekler verdiler, vermeye de devam ediyorlar. Umarım 2021 yılında pandemi sona erer ve sanatçılarımız da sanatlarını icra etmeye devam ederler. “
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Canilerin tıpış tıpış serbest kalacağı bir dünya, bir Türkiye yoktur” açıklaması hatırlatılan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu:
“Biz hiçbir zaman canileri savunmadık, hiçbir zaman. Terörü de savunmadık. Tam tersine, şiddeti kim hayatının bir parçası olarak kabul ediyorsa, insanları öldürüyorsa, cinayet işliyorsa bunların tamamına karşıyız. Ama hayatı boyunca sadece düşüncesini açıkladı diye insanları hapse atarsanız bu yanlıştır. Dünyanın gidişine terstir. Allah’ın bize verdiği en değerli şey nedir? Akıldır. Her birimiz farklı şeyler söyleyeceğiz. Düşüncemizi açıklayacağız. Düşüncesini açıkladı diye bir insan hapse mi atılır. Hele hele 21. yüzyılda herkesin kendi düşüncesi saygındır. O düşünceye katılırsınız veya katılmazsınız o ayrı bir şeydir dolayısıyla bunları birbirinden ayırmamız gerekiyor. Farklı düşünceler ifade etti diye insanları ‘terörist’ olarak, ‘cani’ olarak ilan edemezsiniz. Doğru değil. “
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, yeni bir yıla girerken olabildiğince herkesi kucaklayacak mesajlar vermek istediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
“Hiç kimseyi özel olarak eleştirmek istemiyorum ama beklentimiz nedir; daha güzel bir Türkiye, huzur içinde yaşayalım bu ülkede. Kavgasız bir Türkiye istiyoruz biz. Birlikte yaşayabileceğimiz bir Türkiye istiyoruz. Elbette ki herkesin görüşü farklı olabilir, yaşam tarzı farklı olabilir, kimlikleri inançları farklı olabilir ama biz bayrağımızın altında, huzur içinde yaşamak istiyoruz, Bir arada kardeşçe yaşamak istiyoruz. Niye ayrılalım, niye kavga edelim? Siyasiler kavga ettirmek istiyorlar bizi, ben o tuzağa düşmeyeceğim. Ben 83 milyon yurttaşı kucaklayacağım. Hangi partiden, hangi kimlikten, hangi yaşam tarzından olursa olsun Türkiye’nin veya dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın benim insanım çok değerlidir ve ben o insanın düşüncesine de inancına da kimliğine de saygı duymak zorundayım. Peki benim derdim nedir? Eğer o açsa ben de açım, o işsizse ben de işsizim ben ona iş bulacağım, aş bulacağım, o huzur içinde akşam evine gidecek dolayısıyla siyasetçinin derdinin bu olması lazım. Siyasetçiler niye kavga eder? Vatandaş açsa ‘onun karnını nasıl doyurmadın’ diye benim sorma hakkım var çünkü ben iktidar değilim ama iktidarsam onun bana bu soruyu sorma hakkı var. İnşallah önümüzdeki süreçte iktidara geldiğimizde bütün bu sorunlardan Türkiye’yi arındıracağız. Samimiyim. İnanıyorum Türkiye, zengin ülke. Türkiye’nin kaynaklarını bir avuç tefeciye yedirmeyeceğim. Bu ülkenin insanı için kullanacağım.”
Kılıçdaroğlu, Eski Bakan Fikri Sağlar’ın “başörtülü hakim” ile ilgili görüşlerini paylaşıp paylaşmadığının sorulması üzerine de şunları söyledi:
“Nasıl paylaşırım arkadaşlar? Çağın neresindeyiz biz? Kişi başörtüsü takar takmaz, o onun tercihidir. Peki benim görevi nedir? Onun tercihine saygı duymaktır. Efendim ‘Hakim böyle olursa şöyle olursa…’ Hakim, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verirse gerçek anlamda hakimdir, benim başımın üzerinde yeri vardır. Başörtüsü takar takmaz, başka bir şey yapar yapmaz o ayrı bir şey, o onun özel yaşam tarzıdır, ona benim saygı duymam lazım. Ben saygı duyarken ondan ne bekleyeceğim gerçek anlamda adalet dağıtmasını bekleyeceğim. Adalet dağıttığı süre içinde hiçbir sorunum yok. Kaldı ki bizim parti meclisinde de var, üstelik hukuk mezunu arkadaşlarımız da var parti meclisinde görev yapıyorlar. Dolayısıyla böyle bir ayrımcılığı asla kabul etmiyorum ve doğru bulmuyorum.”
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’yi “yerli ve milli muhalefet olmadığı” yönünde eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine de, “Ben samimi söylüyorum, yerliyim arkadaşlar, milliyim arkadaşlar. Peki onları tanımlamak gerekirse nasıl tanımlamak gerekir? Onlar Katar yerlisi, ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yerlisi ve millisi bir vatandaşım.” dedi.
Yerli ve milli olmanın, ülkenin kaynaklarını ülke insanı için kullanmak anlamına geldiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ülkenin kaynaklarını, bu ülkenin gelirini Londra’daki bir avuç tefeciye teslim eden kişiler yerli ve milli olamazlar. Kendi ülkesinde, kendi devletinde, kendi vatandaşından dolarla borç alanlar ve dolarla faiz ödeyenler, Türk lirasına itibar etmeyenler yerli ve milli olamazlar. Kendi parana, kendi ülkende, kendi vatandaşından dolarla borç alıyorsun, dolarla faiz ödüyorsun. Bir de diyorsun ki ‘Ben yerliyim ve milliyim.’ Bu doğru değil, bunları kabul etmiyorum. Yerli ve millilik kendi ülkesinin çıkarları için mücadele etmek demektir. Birisinden telefon geldiğinde bir hafta içinde papazı teslim ederseniz bu yerli ve milli mi oluyor Allah aşkına? Neresi bunun yerli ve milli?”
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanlığının, İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki iddialarla ilgili müfettiş görevlendirmesinin sorulması üzerine de “Eğer İçişleri Bakanlığı, ‘Ekrem Bey’in el attığı dosyalara ben de el atmak istiyorum dolayısıyla yolsuzlukları sadece sen değil ben de tespit etmek istiyorum.’ diyorsa gelsinler zaten. Bizim çekineceğimiz, korkacağımız bir şey yok. Ekrem Bey bütün ihaleleri şeffaf yapıyor mu? Yapıyor. YouTube üzerinden yayımlıyor mu yayımlıyor. Bütün bunlar gerçek mi? Gerçek. Onlar da seyrediyorlar mı? Onlar da seyrediyorlar.” dedi.
CHP’li 11 büyükşehir ve diğer belediye başkanlarının da böyle çalıştığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Her kuruşun hesabını millete veren bir belediye anlayışımız var. Belediye başkanlarımız böyle çalışıyorlar. Yatırıma ne zaman başladılar, nereye gidiyorlar, finans kaynakları nedir bütün bunların hepsini düşünerek yapıyorlar. Önemli olan şu: Yaptığınız harcamaları, verdiğiniz emeği halka anlatıyorsanız ve halktan sürekli destek alıyorsanız bundan daha güzel bir şey olamaz. Belediye başkanlarımız böyle bir anlayışla çalışıyorlar. 11 büyükşehir belediye başkanımız da böyle çalışıyor. İl başkanlarımız, ilçe başkanlarımız böyle çalışıyor. Devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yapamadığı 3 bin 100 liralık asgari ücreti de bizim belediye başkanlarımız uygulayacak. Dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan çok sayıda emekçi oturup kalksın ‘Cumhuriyet Halk Partisi iyi ki büyükşehiri aldı.’ diye dua etsinler. Çünkü burada da asgari ücret net 3 bin 100 lira olacak.”
Asgari ücretin, “Minimum, en düşük ücret” anlamına geldiğini ve bundan gelir vergisi alındığını hatırlatan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“İnsan utanır. Bunun nesinden vergi alacaksın sen? Zaten işçi aylığını alırken vergi kesiyorsun, harcamayı yaparken de vergi kesiyorsun. Otobüse binerken vergi ödüyor, elektrik, doğalgaz, arabası olsa benzin, dolmuşa binecek vergi, her şey için, çocuğuna oyuncak alacak yine vergi verecek. Yetmedi mi arkadaş ya? Öbür taraftan bakıyorsun beşli çeteye dünyanın milyarlarca liralık vergi avantajı var. O avantajı neden işçiye vermiyorsun? İşçi hangi koşullarda çalışıyor? Bazen eksi 20, 25 derecede çalışıyor. Emek harcıyor, aldığı parayı hakediyor, devlet de onun hakkını teslim etmeli. Eğer Cumhuriyet Halk Partili belediyeler 3 bin 100 lira net asgari ücret veriyorlarsa bundan utanması gerekenler devleti yönetenlerdir.”
Kaynak: AA