Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, “Bu muhalefet düzenine toptan bir itirazımız var. Böyle gelmiş, böyle gitmez. Okullar kapalı, camiler açık. Okulda bulaşıyor da camide bulaşmıyor mu? ‘Aman bunu söylemeyelim.’ Niye? ‘Yanlış anlarlar’ Cami bunların babası mı, cami hepimizin evi” dedi.
Muharrem İnce, öncülüğünü yürüttüğü Memleket Hareketi’nin Memleket Partisi adıyla partileşmesinin ardından ilk kez kameralar karşısına geçti. Dün yapılan seçimde oy birliğiyle partinin genel başkanı seçilen İnce, bu görevde yaptığı ilk açıklamasında hem iktidarı hem muhalefeti eleştirdi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın “2018’de ortak aday çıkmadı Türkiye 5 yıl kaybetti. Abdullah Gül’e teklif yapıldığında ben de masadaydım. Aday olsa kazanıyordu” şeklindeki ifadesine değinen İnce, muhalefet partilerine “Tayyip Erdoğan’a imza verip, sonra altını oymaya çalışan kişiden medet umacaksın. E sana imza verip altını oymaya çalışırsa ne yapacaksın?” diye seslendi.
İnce, devamında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde alınan tedbirleri eleştirdi. ‘Bu muhalefet düzenine toptan bir itirazları olduğunu’ belirten İnce, açıklamasına şöyle devam etti:
İnce’nin açıklamalarının devamında öne çıkanlar şöyle:
– Bu pandemi ortamı bize bir şeyi gösterdi. İnternet. İnternet artık kitap demek, defter demek, kalem demek. Artık internet eğitimin bir parçası oldu. Hem de ta göbeğinde. Ben bu ülkedeki bütün evlatlarıma, öğrencilerime sesleniyorum. İlk seçimde Memleket Partisi iktidar olacak. Türkiye’deki internet, Avrupa’daki en yavaş ve pahalı interneti. Size söz veriyorum, bütün öğrencilere öğrenimleri boyunca internet hızlı ve ücretsiz olacak. İlk seçimde bir numaralı icraatımız bu olacak. Allah’ın izniyle cumhurbaşkanı seçildiğimde, bu ülkeyi yönettiğimizde, ilk işimiz bütün öğrencilerin öğrenim yaşamları boyunca internetleri ücretsiz olacak.
Dört ana hedefimiz var. Birincisi ekonomik kalkınma. Ekonomik göstergeleri anlatırken klasik anlatımlardan vazgeçeceğiz. Ekonomik büyümeyi tabii ki konuşacağız. Ama vahşi kapitalizmden uzak duracağız. Yaşam kalitesini konuşacağız. Kişi başına düşen geliri tabii ki konuşacağız, ama adil dağılımı konuşacağız. İyi yaşam tarzının nasıl olacağını konuşacağız. Yapılan bina sayısını değil. En kolay iş bina yapmaktır. Önemli olan eğitimin niteliğini yükseltmektir. Tarım ve hayvancılığı konuşacağız. Markalaşmayı konuşacağız. Dünyada 100 ünlü marka arasında bir tane ünlü Türk markası yok. Turizmi konuşacağız. Batırdılar turizmi. En ünlü firmalar bile Türkiye’de batmak üzere. Turizm sektörüne en az yardım yapan ülke Türkiye. İkinci hedefimiz katılımcı demokrasi. Devlet kurumlarına olan güveni yeniden tesis edeceğiz. Laikliği konuşmaktan korkmayacağız. Kimse laikliği konuşmuyor ya, neden çekingeniz? İslam alemine bir bakın, o zaman Türkiye’nin farkını, o zaman Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, laikliğin farkını anlarsınız. Dünyada laikliğin, dinin ve dindarların gerçek koruyucusu olduğunu anlatacağız.
Likayatı esas alacağız. Öğretmen yetiştirmeyi yeniden ele alacağız. Eğitim sistemini dünyayla rekabet edebilir hale getireceğiz. Sayıştay’ı yeniden yapılandıracağız. Örgütlü bir toplumun gelişmesi için yasal düzenlemeler yapacağız. Üçüncü büyük hedefimiz hukukun üstünlüğü. Yargıya olan güveni yeniden tesis edeceğiz. Kimlik siyasetinin panzehiri yurttaşlıktır.
Türkiye’yi Avrupa’ya kaçmak isteyenlerin geçiş noktası olmaktan kurtaracağız. Her türlü övgüye layık olan şehit, gazi yakınlarına en iyi derecede bakacak bu ülke. Dış politikamıza saptırılan ekseninden gerçekçi rotasına yeniden getireceğiz.