Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşkesi’nde ‘Sigara ve Akciğer Kanseri İlişkisi’ adlı konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, öğrencilere sigaranın zararları ve yaptıkları araştırmalarla ilgili bilgiler aktardı. Konferansın ardından İhlas Haber Ajansı’na (İHA) açıklamalarda bulunan Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Sigaranın, her şeyden önce kanserin bir numaralı etkeni olduğunu, aynı zamanda kalp damar hastalığında da bir numaralı etken olduğunu ve bu nedenle sigaraya yapılan harcamalar ile birkaç tane Çanakkale Köprüsü, bir tane nükleer santral, birkaç tane havaalanı gibi alanların kurulabileceğini, sigaraya ödediğimiz paralarla 100 milyar dolar cebimizden çıkıyor. Bu korkunç bir masraf ve bütün kötülüklerin bu alışkanlıkla başladığını öğrencilerimize anlattık” diye konuştu.
İlkokulda sigara içenlerin oranı artıyor
Sigaranın zararları ile ilgili yaptıkları araştırmalar hakkında bilgiler veren Öztek, “2005, 2008 ve 2017 yıllarında yapmış olduğumuz araştırmalar var. Buna göre 2007 yılında lise öğrencilerinden yüzde 14’ü sigara içerken, 2010 yılında bu rakam bu rakam biraz daha artıyor. 2015 yılına geldiğimiz zaman lise, ortaokul hatta ilkokul öğrencilerinde bu oran yüzde 25’e kadar çıkıyor. Uyuşturucu da buna ekleniyor, bu asrımızın en büyük felaketi. Sigara bütün bunların önde geleni, neden? Sigara insanın beyninde kimyasal reaksiyonlar meydana getiriyor. Sigara içen insanlar ve sigara içmeyen insanların otopside yapılan incelemede; sigara içen insanların beyinlerinde büyük harabiyetler meydana geldiği, beynin küçüldüğü, Alzheimer hastalığı bu tür insanlarda daha erken olduğu görülmüş. 1990’lı yıllarda yaptığımız araştırmada erkeklerin kadınlarda oranı 8’e 1 idi. Şimdi oran 3’e 1’lere indi. Kadınlarımız da sigara içmeye başladı. Sanayi ilerledikçe, fabrika bacalarından püsküren dumanları soluduğumuz için asbest, sigara içenlerde çok sayıda arttırıyor” diye konuştu.
“Bir nesil sonra Türk nesli kısırlaşacaktır”
Tütün tarlalarında bitkinin genetiği ile oynandığına vurgu yapan Öztek, şunları söyledi:
“Tütün tarlalarımız eskiden milletçe işliyorduk, yetişen tütüne Türk tütünü veya Şark tütünü deniyordu. Bu tütün çok fazla ilaçlanmıyordu. Bugün tütün tarlalarımızın yüzde 87’si yabancıların eline geçti. Eskiden bizim Türk tütünü diz boyundayken, şimdiki tütün tarlalarında insan kayboluyor. Yaprakları kocaman, genetiği değiştirilmiş organizmalar şekliyle bu bitkinin genetiği değiştiriliyor. Büyük büyük yapraklar elde ediliyor, tütün elde etme miktarı artıyor ama sonuç itibarıyla bir nesil sonra Türk nesli kısırlaşacaktır. Gelişmiş ülkeler, geri kalmış ülkelerin nesillerini tüketmek için en zararlı şekliyle sigara gönderiyorlar veya onların tütünlerini o hale getiriyorlar.”
“Gençlerin sigara ve nargileden uzak durması lazım”
Spor yapan kişilerin riski azalttığına ancak çözüm olmadığını da belirten Prof. Dr. İbrahim Öztek, “Sigara zararını hiçbir şey engellemiyor. Biz bunu akciğerimize çekiyoruz. Bir de tükürükle mideye, pankreasa, kan yoluyla idrar kesesine gidiyor. Kan kanserleri yapıyor. Çok spor yapıyorsun akciğerlerini oksijenle dolduruyorsun, yetmiyor. Çünkü hava odacıklarına kadar inen duman, hava odacıklarındaki hücreleri etkiliyor. Onlar mutasyona uğruyor, özel yapısını kaybediyor ve kanser olmaya başlıyor. Kanser olma yoluna girdiysek engelleyecek hiçbir şey yok. Sigara içen insan ‘ben çok spor yapıyorum’, belki çok spor yaptığı için içtiği sigara az olabilir; içtiği sigaranın azlığı da riskini biraz azaltabilir. Hepsi bu kadar. Nargilenin bir tütünü, içine neler konduğu meçhul. Kırk tane sigaraya bedel. Nargilenin marpucu dediğimiz boruların içinde yüzlerce bakteri ne kadar steril edilirse edilsin ölmüyor. Elektronik sigara çıktı; ‘bu zararsız bunu içerek sigarayı bırakacağım’ diyenler var. Patlıyor, adamın yüzü gözü yanıyor, evi yanıyor. Bunların hepsinden gençlerimizin uzak durması lazım” ifadelerini kullandı.
“Nar ve portakal çok büyük bir antikanserojen etki yapar”
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirecek ve kansere karşı etki yapabilecek meyvelerin tüketilmesi konusunda vatandaşlara çağrıda bulunan Öztek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Antioksidan dediğimiz bir takım meyveler var; kavun, karpuz, portakal, mandalina. Özellikle kara üzüm, insanlara ilaç olarak tavsiye ediliyor. Bunun çekirdeğini yiyeceksin. Eczanelerde kara üzüm çekirdeği toz haline getirilmiş, bağışıklık sistemini kuvvetlendirecek ilaç gibi satılıyor. Nar, portakal gibi meyveleri sabah bir bardak sıkılarak içilirse insana çok büyük bir antikanserojen etki yapar. Etin ateşte islenmiş şekilde yenmesi doğrudan kanserojen gıdadır. Ateşte yapılan ızgara köfte, mangal partisi bunlar da pek uygun değil. Etin üzerinde kanserojen etki meydana getiriyor.”
İsmail Yasin Akçın – Enes Gümüş
Kaynak: CNNTürk