AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası Ömer Çelik açıklamalarda bulunuyor. Toplantı koronavirüs sürecinin ardından normalleşme günlerinde yapılan ilk yüz yüze ve Genel Merkezde gerçekleşen MYK toplantısı oldu.
Ömer Çelik’in açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Gerek ulusal siyasette, gerek küresel siyasetteki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Anadolu insanının teşebbüs gücünü daha da artırmak üzere kurulmuş MÜSİAD’ın 30’uncu yılındayız.
Bugün tabi önemli bir gün. Sağlık kahramanlarımızdan hemşirelerimizin günü. Bugün Florence Nightingale’e atıfla kutlanıyor. Kendisinin İstanbul’da Selimiye Kışlası’nda da görevi olmuştu.
Geçtiğimiz günlerde bir ülke, resmen itiraf ederek ‘yaşlılarımızı koruyamadık’ dedi. Bu tespiti haklı kılacak şekilde gerek müdahale, gerek yoğun bakımdaki hazırlıkların virüsten kaynaklandığı söylenen ölümlerde yer tuttuğunu gözlüyoruz.
Adalet, özgürlük için bütün dünyada ‘Nefes alamıyorum’ sloganları yükseldi. Her türlü ırk din karşısında bu ayrımcılığa karşı olmaktır. Amerikan halkının başlattığı gösterilerde eşitlik talebinin Amerikan demokrasi açısından doğru buluyoruz.
Hem bu ırklığı yapanların mahkum edilmesi gerekiyor. 19. yy mücadelesinde kölelik karşıtları bunu kazansa da bu devam ediyor.
Hem Amerika da hem Avrupa’da tehdit içerideki ırkçılardan yükseliyor.
Bu değişimin olması gerekiyordu ama maalesef ırkçı yükseliş siyasi olarak istismar etmekle büyümesine yol açıldı.
TRT World ekibine bir saldırı oldu. Gazetecilik görevini yapan TRT ailesine geçmiş olsun diliyoruz. Bu saldırıyı kınıyoruz.
Amerika’daki kamu düzenini yerle bir etmeye çalışan gösterilerin de karşısında olduğumuzu yeniliyoruz. Kamu düzenini bozacak şekilde, insanların evlerini iş yerlerini yağmalayanlara da tamamen karşı olduğumu dile getirmek istiyoruz.
Biz bütün bu hassasiyetleri söylediğimiz halde İsrail’deki bir gazetede bu şiddet olaylarının arkasında olduğumuzu, tamamen yalan bir haber çıkmıştır. Biz alışkınız tabiki. Bir takım sıkıntılarda Türkiye’ye saldırmalarına. Demokratik değerleri için Amerikan toplumunu desteklerken bu yağmacılık olaylarının karşısında olduğumuzu da dile getiriyoruz.
Korona süreci sonrasında çeşitli provokasyonlar gördük. Maalesef Türkiye’de de camilere, kliselere, Hrant Dink Vakfı’na saldırılar gördük. Bunları reddediyoruz.
Emniyet teşkilatımız bu provakotörleri çok kısa sürede yakalamıştır. Polis teşkilatımızı bu başarısından tebrik ediyoruz. Kamuya yansısın ya da yansımasın çok daha fazlasını engelliyorlar. Türkiye’de provokasyon mevsimi kapalıdır.
Türkiye bunları tanımıştır, adını koymuştur. Bu provokasyonlar hiçbir şekilde geçit vermeyeceğiz. Türkiye’de herkes birinci sınıf vatandaştır. İkinci sınıf vatandaş yoktur. Bu topraklar isteyenin kafasına göre operasyon çekeceği dönemleri kapatmıştır.
Emniyet teşkilatını hedef gösteren yaklaşımlar da görüyoruz. Irkçı şiddetin mekanizması haline gelmişken, başka ülkelerde nefes aldırmayan yapılar, Türkiye’de korona döneminde vatandaşlara nefes olmuşlardır. Vefakarca görev yapmışlardır. İnsanlık değerlerini yükselten bir tavır ortaya konulmuştur. Onların fay hattı zannettiği şeyler bizim kardeşlik köprümüzdür.
Korona döneminde Bakanlıklarımızın aldığı tedbirler vatandaşlarımızı hiçbir şekilde yalnız bırakmamıştır.
Ne kadar güçlü sağlık sistemimizin olduğu pandemi döneminde daha çok ortaya çıkmıştır. Biz buna insan odaklı sağlıklı sistemi diyoruz. Başkaları ekonomi odaklı sağlık sistemi gerçekleştirmişlerdir.
Bir zamanlar büyük bir çöküntünün, vatandaşla duvar olarak tanınan sağlık sistemimizin AK Parti döneminde ne kadar yukarıya taşındığını gösteriyor. Dünyada bunun örnek alınması gerektiğiyle ilgili açık beyanlar ortadayken bazı muhalefet partilerinin ağlama duvarına çevirmesi kendi bilecekleri iştir.
Ortaya konulan siyasi argümanların hepsi çürütülmüştür. En çok saldırdıkları konulardan bir tanesi 4-5 tane köşe yazarının ekonomi ile ilgili sözlerini alıp, alt alta koyup CHP beyanatı gibi okuyorlar.
Özellikle Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Bey üzerinden sürekli aile konusu gündeme getiriyorlar.DETAYLAR GELİYOR…